Tarihçe-i Hayat | Üçüncü Kısım - Eskişehir Hayatı | 229
(215-280)

Hem, hey’et-i hâkimenin ellerinde bulunan otuz-kırk kitabımı; husûsan İktisad, İhtiyarlar, Hastalar Risâlelerini işhad ediyorum ki: Türk Milletinin beşten dört kısmını teşkil eden musîbetzede, fakirler ve hastalar ve dindar müttakiler taifelerine bin Türkçü kadar hizmet eden o kitablar, Kürdlerin ellerinde değil, belki Türk gençlerinin ellerindedirler. Hey’et-i hâkimenin müsaadesiyle, bizi bu belâya sokan ve hükümetin mühim ba’zı erkânını iğfal eden ve milliyetperverlik perdesi altında entrikaları çeviren mülhid zalimlere derim:

Ey efendiler! Benim hakkımda tesbit edilmeyen ve tesbit edilse dahi bir suç teşkil etmeyen ve suç olsa bile yalnız beni mes’ul eden bir madde yüzünden, kırktan fazla Türkün en kıymettar gençlerini ve en muhterem ihtiyarlarını, büyük bir cinâyet işlemişler gibi bu belâya atmak, milliyetperverlik midir? Evet, sebebsiz böyle işkenceli tevkife düşenler içinde Türk gençlerinin medâr-ı iftiharı olacak bir kısım zatlar var ki: (Hâşiye) uzaktan kıymetini hissedip, ona yalnız bir selâm veya îmanî bir risâle göndermemle, onu bir câni gibi çoluk ve çocukları içinden alıp bu belâya atmak milliyetçilik midir? Ben ki, sizin nazarınızda yabanî millettenim diyorum. Bu mevkuf olan civanmerd ve muhterem Türk gençleri ve ihtiyarları içinde öyleleri var ki; onların bir tanesini, kendi milletimden yüz adama değiştirmem. İçinde öyleleri var ki; on sene bana zulüm eden me’murlara, beş senedenberi onların hatırları için, o zâlimlere bedduayı bıraktım. Ve onların içinde öyleleri var ki; âlî seciyelerin en halis nümunelerini o âlicenâb Türk arkadaşlarda kemâl-i hayret ve takdirle gördüm. Ve Türk Milletinin sırr-ı tefevvukunu onlarla anladım. Ben, vicdanımla ve çok emârelerle te’min ederim ki; eğer bu ma’sûm mevkuflar adedince vücûdlarım bulunsaydı veyahud onların umumuna gelen her nevi meşakkatlerini alabilseydim, kasem ederim ki, müftehirane o kıymettar zatlara bedel çekmek isterdim. Benim bunlara karşı bu hissim, onların kıymet-i zatiyeleri içindir; yoksa şahsıma karşı faidesi dokunması değildir.


Hâşiye: O zatlar, men-i mahkeme ile, iki aylık sıkıntılı tevkiften sonra tahliye edilmişlerdir.


Dinle
-