Tarihçe-i Hayat | Üçüncü Kısım - Eskişehir Hayatı | 248
(215-280)

.........................................................................................

Ayetlerinin, eskidenberi medeniyetin itirazına karşı bütün tefsirlerde bulunan bir hakîkat ve gâyet kat’i ve şüphesiz bir cevab-ı ilmî, iddianamede benim aleyhimde nasıl istimâl edilebilir?

İddianamede, yine fihristeden naklen, Huruf-u Kur’âniye ve zikriyenin tercümeleri yerlerini tutmadıklarından medâr-ı tenkid beyân ediliyor. Bu mes’ele, sekiz sene mukaddem olmuş bir mes’eledir ve hiçbir itiraz kabul etmez bir hakîkat-ı ilmiyedir. Ondan hayli zaman sonra, bu zamanın ba’zı mukteziyatına göre tercüme edilmesinin hükümetce kabûlü ne sûretle o hakîkat-ı ilmiyeyi aleyhime çevirir.

Mescidimizin kapanması münâsebetiyle, dört noktadan ibaret, bana vahşiyane zulmeden Nahiye Müdüriyle bir kaç arkadaşı ve Kaza Kaymakamının, şahıslarına ve memuriyetlerinin sû-i isti’mallerine karşı bir şekvanamedir ki; o risâleyi kimseye vermedim. Çünkü, hiç kimsede bulunmamıştır.

.........................................................................................

Onuncu Sözün tevafukatındandır ki; Onuncu Sözün satırları hem te’lif tarihine, hem dini dünyadan tefrik eden lâdinî cumhuriyetin ilânına tevafuk ediyor ki, haşrin inkârına bir emâredir. Yâni o fıkranın meali budur: “Mâdem cumhuriyet dine, dinsizliğe ilişmiyor, prensibiyle bîtarafane kalıyor; ehl-i dalâlet ve ilhad, cumhuriyetin bu bîtaraflığından istifade etmekle, haşrin inkârını izhar etmeleri muhtemeldir.” demektir. Yoksa hükümete bir taarruz değildir; belki hükümetin bîtarafane vaziyetine işârettir. Elhak, bundan dokuz sene evvel, Onuncu Söz, sekiz yüz nüsha yayılmasiyle, ehl-i dalâletin kalblerindeki inkâr-ı haşri kalblerinde sıkıştırdı; lîsanlarına getirmelerine meydan vermedi; ağızlarını tıkadı. Onuncu Sözün harika bürhanlarını gözlerine soktu.

Evet Onuncu Söz, haşir gibi bir rükn-ü azim-i îmanın etrafında çelikten bir sur oldu ve ehl-i dalâleti susturdu. Elbette Hükümet-i Cumhuriye bundan memnun oldu ki, meclisteki meb’usanın ve valilerin ve büyük memurların ellerinde kemâl-i serbestî ile gezdi.

Dinle
-