Tarihçe-i Hayat | Üçüncü Kısım - Eskişehir Hayatı | 279
(215-280)

Ordu Kumandanı ve Enver Paşa takdiratı altında kıymetdar talebelerimi, dostlarımı feda ettim. Yaralanıp esir düştüm. Esaretten geldikten sonra, Hutuvat-ı Sitte gibi eserlerimle kendimi tehlikeye atıp, İngilizlerin İstanbul’a tasallutu altında, İngilizlerin başlarına vurdum. Şu beni işkenceli ve sebebsiz esaret altına alanlara yardım ettim.

İşte onlar da bana, o yardım cezasını böyle veriyorlar. Üç sene Rusya’da esaretimde çektiğim zahmet ve sıkıntıyı, burada bu dostlarım bana üç ayda çektirdiler. Halbuki Ruslar beni Kürd Gönüllü Kumandanı sûretinde; kazakları ve esirleri kesen gaddar adam nazariyle bana baktıkları halde, beni dersten men’etmediler. Arkadaşım olan doksan esir zâbitlerin kısm-ı ekserîsine ders veriyordum. Bir def’a Rus Kumandanı geldi, dinledi. Türkçe bilmediği için siyasî ders zannetti. Bir def’a beni men’etti; sonra yine izin verdi. Hem aynı kışlada bir odayı Câmi yaptık. Ben imamlık yapıyordum. Hiç müdahale etmediler, ihtilâttan men’etmediler; beni muhabereden kesmediler. Halbuki bu dostlarım güya vatandaşlarım ve dindaşlarım ve onların menfaat-i îmaniyelerine uğraştığım adamlar hiçbir sebeb yokken, siyasetten ve dünyadan alâkamı kestiğimi bilirlerken, üç sene değil, belki beni altı sene sıkıntılı bir esaret altına aldılar, ihtilâttan men’ettiler. Vesikam olduğu halde, dersten, hatta odamda husûsi dersimi de men’ettiler, muhabereye sed çektiler. Hatta vesikam olduğu halde, kendim tâmir ettiğim ve dört sene imamlık ettiğim mescidimden beni men’ettiler. Şimdi dahi cemâat sevabından beni mahrum etmek için, dâimî cemâatim ve âhiret kardeşlerim, mahsus üç adama dahi imamet etmemi kabûl etmiyorlar.

Hem istemediğim halde, birisi bana iyi dese, bana nezaret eden memur kıskanarak kızıyor, nüfûzunu kırayım diye vicdansızcasına tedbirler yapıyor, âmirlerinden iltifat görmek için beni tâciz ediyor.

İşte böyle vaziyette bir adam, Cenâb-ı Haktan başka kime müracaat eder? Hâkim, kendi müddeî olsa, elbette ona şekvâ edilmez. Gel sen söyle bu hale ne diyeceğiz? Sen ne dersen de. Ben derim ki : Bu dostlarım içinde çok münafıklar var. Münâfık, kâfirden eşeddir. Onun için, kâfir Rus’un bana çektirmediğini çektiriyorlar.

Dinle
-