Tarihçe-i Hayat | Dördüncü Kısım - Kastamonu Hayatı | 293
(281-398)

İkinci Mes’ele: Otuz Birinci Âyetin işâratının beyânında


bahsinde denilmiş ki:

Bu asrın bir hâssası şudur ki; hayat-ı dünyeviyeyi, hayat-ı bâkiyeye bilerek tercih ettiriyor. Yâni: Kırılacak bir cam parçasını, bâkî elmaslara bildiği halde tercih etmek bir düstûr hükmüne geçmiş. Ben bundan çok hayret ediyordum. Bu günlerde ihtar edildi ki; nasıl bir uzv-u insanî hastalansa, yaralansa sâir âza vazîfelerini kısmen bırakıp onun imdâdına koşar. Öyle de: Hırs-ı hayat ve hıfzı ve zevk-i hayat ve aşkı taşıyan ve fıtrat-ı insaniyede dercedilen bir cihaz-ı insaniye, çok esbabla yaralanmış; sâir letâifi kendiyle meşgul edip sukut ettirmeye başlamış, vazîfe-i hakîkiyelerini onlara unutturmağa çalışıyor. Hem, nasılki bir câzibedar sefihâne ve sarhoşâne şa’şaalı bir eğlence bulunsa, çocuklar ve serseriler gibi büyük makamlarda bulunan insanlar ve mesture hanımlar dahi o câzibeye kapılıp hakîki vazîfelerini tatil ederek iştirak ediyorlar. Öyle de:

Bu asrın hayat-ı insaniye, husûsan hayat-ı içtimâîyesi öyle dehşetli, fakat câzibeli ve elîm, fakat meraklı bir vaziyet almış ki; insanın ulvî vazifelerini, kalb ve aklını nefs-i emmârenin arkasına düşürüp pervane gibi o fitne ateşlerine düşürttürüyor. Evet; hayat-ı dünyeviyenin muhafazası için, zaruret derecesinde olmak şartıyle, ba’zı umur-u uhreviyeye muvakkaten tercih edilmesine ruhsat-ı Şer’iyye var. Fakat yalnız bir ihtiyâca binâen, helâkete sebebiyet vermiyen bir zarara göre tercih edilmez, ruhsat yoktur. Halbuki bu asır, o damar-ı insanîyi o derece şırınga etmiş ki, küçük bir ihtiyaç ve âdi bir zarar-ı dünyevî yüzünden, elmas gibi umur-u diniyeyi terkeder. Evet, insaniyetin yaşamak damarı ve hıfz-ı hayat cihazı, bu asırda israfat ile ve iktisadsızlık ve kanaatsızlık ve hırs yüzünden berekâtın kalkmasiyle ve fakr u zaruret ve maişet ziyâdeleşmesiyle, o derece o damar yaralanmış ve zedelenmiş ve mütemadiyen, ehl-i dalâlet nazar-ı dikkati şu fani hayata celb ede ede, o derece nazar-ı dikkati kendine celbetmiş ki; ednâ bir hâcât-ı hayatiyeyi büyük bir mes’ele-i diniyeye tercih ettiriyor.

Dinle
-