Seksen küsur sene kıymetinde bulunan ve Ramazan-ı Şerif’in mecmuunda gizlenen Leyle-i Kadri kazanmak için, Risâle-i Nur şâkirdlerinin şirket-i ma’nevîye-i uhreviyeleri muktezâsınca, herbiri mütekellim-i maalgayr sîgasınca
gibi ta’biratta “biz” dedikleri vakit Risâle-i Nurun sâdık şâkirdlerini niyet etmek gerektir. Tâ herbir şâkird, umumun nâmına münacât edip çalışsın. Bu biçâre, az çalışabilen ve haddinden çok fazla hizmet ondan beklenen bu kardeşinize, o hüsn-ü zanları yanlış çıkarmamak için, geçmiş Ramazan gibi yardımınızı rica ediyorum.
SAİD NURSÎ
İki-üç gün evvel, Yirmi İkinci Söz tashih edilirken dinledim, gördüm ki: İçinde hem küllî zikir, hem geniş fikir, hem kesretli tehlil, hem kuvvetli îmanî ders, hem gafletsiz huzur, hem kudsî hikmet, hem yüksek bir ibâdet-i tefekküriye gibi nurlar var. Bir kısım şâkirtlerin ibâdet niyetiyle risâleleri ya yazmak veya okumak veya dinlemekliğinin hikmetini bildim. Bârekâllah dedim; hak verdim.
SAİD NURSÎAzîz Sıddık Kardeşlerim,
Bu def’a, mektub yerinde bu meyveyi gönderiyoruz. Bir Âyetin ma’na-yı işarîsinin külliyetinden bir ferdi, hürriyetten bu âna kadardır.