Üçüncü Şuâ olan bu Münacât Risâlesi Âyetül-Kübrâ ve beş altı risâleler ile birlikte Kastamonu’da te’lif edilmiştir. Üstadın Kastamonu’daki hayatının seyrine ve meşguliyetine ve hizmetinin hangi mes’eleler etrafında döndüğüne parlak bir nümûnedir. Evet, Said Nursî, bu risâlelerdeki hakîkatların delâletiyle, millet ve İslâmiyet için en elzem hizmet olan îmanın takviyesi için çalışıyordu.
Bu Sekizinci Hüccet-i Îmaniyye, Vücûb-u Vücûda ve Vahdaniyete delâlet ettiği gibi, hem delâil-i kat’iyye ile Rubûbiyetin ihâtasına ve kudretinin azametine delâlet eder; hem hâkimiyetinin ihâtasına ve rahmetinin şümulüne dahi delâlet ve isbat eder, hem kâinatın bütün eczasına hikmetinin ihâtasını.. ve ilminin şümulünü isbat eder.
Elhâsıl: Bu Sekizinci Hüccet-i Îmaniyyenin herbir mukaddemesinin sekiz neticesi var. Sekiz mukaddemelerin her birinde, sekiz neticeyi delilleriyle isbat eder ki; bu cihette bu Sekizinci Hüccet-i Îmaniyyede yüksek meziyetler vardır.
Said Nursî