Tarihçe-i Hayat | Dördüncü Kısım - Kastamonu Hayatı | 382
(281-398)

kendilerini yaratan ve döndüren ve idare eden birtek Hâlika tesbih ederler; tekbir ederler; lîsan-ı hal ile “Sübhânallah, Allahu Ekber” derler. Ben dahi onların bütün tesbihatiyle seni takdis ederim.

Ey şiddet-i zuhûrundan gizlenmiş ve ey azamet-i kibriyasından ihtifâ etmiş olan Kadîr-i Zülcelâl! Ey Kadir-i Mutlak! Kur’ân-ı Hakîminin dersiyle ve Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın tâlimiyle anladım: Nasıl ki gökler, yıldızlar, senin mevcûdiyetine ve vahdetine şehâdet ederler.. öyle de: Cevv-i sema, bulutlariyle ve şimşekleri ve ra’dları ve rüzgârlariyle ve yağmurlariyle, senin vücûb-u vücûduna ve vahdetine şehâdet ederler.

Evet câmid, şuursuz bulut, âb-ı hayat olan yağmuru, muhtaç olan zîhayatların imdâdına göndermesi, ancak senin rahmetin ve hikmetin iledir. Karışık tesadüf karışamaz. Hem, elektriğin en büyüğü bulunan ve fevâid-i tenviriyesine işâret ederek ondan istifadeye teşvik eden şimşek ise senin fezadaki kudretini güzelce tenvir eder. Hem yağmurun gelmesini müjdeliyen ve koca fezayı konuşturan ve tesbihatının gürültüsüyle gökleri çınlatan ra’dat dahi, lîsan-ı kal ile konuşarak seni takdis edip, rubûbiyetine şehâdet eder. Hem, zîhayatların yaşamasına en lüzumlu rızkı ve istifadece en kolayı ve nefesleri vermek, nüfusları rahatlandırmak gibi çok vazîfeler ile tavzif edilen rüzgârlar dahi; cevvi âdeta bir hikmete binaen “Levh-i mahv ve isbat” ve “yazar, ifade eder, sonra bozar tahtası” sûretine çevirmekle, senin faaliyet-i kudretine işâret ve senin vücûduna şehâdet ettiği gibi, senin merhametinle bulutlardan sağıp zîhayatlara gönderilen rahmet dahi; mevzun, muntazam katreleri kelimeleriyle senin vüs’at-ı rahmetine ve geniş şefkatine şehâdet eder.

Ey Mutasarrıf-ı Fa’al ve ey Feyyâz-ı Müteâl! Senin vücub-u vücûduna şehâdet eden bulut, berk, ra’d, rüzgâr, yağmur; birer birer şehâdet ettikleri gibi, hey’et-i mecmûasiyle keyfiyetçe birbirinden uzak, mâhiyetçe birbirine muhalif olmakla beraber, birlik, beraberlik, birbiri içine girmek ve birbirinin vazîfesine yardım etmek haysiyetiyle, senin vahdetine ve birliğine gâyet kuvvetli işâret ederler.

Dinle
-