Efendiler! Şimdiki hayat-ı içtimâîyeyi bilemediğimden, makam-ı iddianın gidişatına göre, sizce musammem mahkûmiyetimize bir bahâne olmak için, pek musırrane ileri sürdüğünüz cem’iyyetçilik ittihamına karşı pek çok kat’i cevablarımızı Ankara ehl-i vukufunun dahi müttefikan tasdikleriyle beraber bu derece bu noktada ısrarınıza çok hayret ve taaccübde bulunurken kalbime bu ma’na geldi: Mâdem, hayat-ı içtimâîyenin bir temel taşı ve fıtrat-ı beşeriyenin bir hâcet-i zarûriyesi ve aile hayatından tâ kabile ve millet ve İslâmiyet ve insaniyet hayatına kadar en lüzumlu ve kuvvetli rabıta ve her insanın kâinatta gördüğü ve tek başına mukabele edemediği medâr-ı zarar ve hayret ve insanî ve İslâmî vazîfelerin îfasına mâni maddî ve ma’nevî esbabın tehacümatına karşı bir nokta-i istinâd ve medâr-ı teselli olan dostluk ve kardeşâne cemâat ve toplanmak ve samimâne uhrevî cem’iyyet ve uhuvvet, siyasî cephesi olmadığı halde ve bilhassa hem dünya, hem din, hem âhiret saadetlerine kat’i vesile olarak îman ve Kur’ân dersinde hâlis bir dostluk ve hakîkat yolunda bir arkadaşlık ve vatanına ve milletine zararlı şeylere karşı bir tesanüd taşıyan Risâle-i Nur şâkirdlerinin pek çok takdir ve tahsine şâyân ders-i îmanda toplanmalarına, “cem’iyyet-i siyasiye” nâmını verenler, elbette ve herhalde, ya gâyet fenâ bir sûrette aldanmış veya gâyet gaddâr bir anarşisttir ki, hem insaniyete vahşiyâne düşmanlık eder, hem İslâmiyete nemrudane adâvet eder, hem hayat-ı içtimâîyeye anarşiliğin en bozuk ve mütereddî tavriyle husumet eder ve bu vatana ve millete ve hâkimiyet-i İslâmiyeye ve dinî mukaddesata karşı mürtedâne, mütemerridâne, anudâne mücadele eder. Veya ecnebi hesabına bu milletin can damarını kesmeye ve bozmaya çalışan El-hannâs bir zındıkdır ki, hükümeti iğfal ve adliyeyi şaşırtır, tâ o şeytanlara, Fir’avunlara, anarşistlere karşı şimdiye kadar isti’mal ettiğimiz ma’nevî silâhlarımızı, kardeşlerimize ve vatanımıza çevirsin veya kırdırsın.
Mevkuf
SAİD NURSÎ