Oraya Nurlar, ve o mahpuslar için yazılan Meyve Risâlesi girmesiyle, üç-dört ay zarfında iki yüzden ziyâde o mahpuslar öyle fevkalâde itaatli, dindarâne bir salâh-ı hâl aldılar ki, üç dört adamı öldüren bir adam, tahta bitlerini öldürmekten çekiniyordu. Tam merhametli, zararsız, vatana nâfi bir uzuv olmaya başladı. Hatta resmî me’murlar, bu hale hayretle ve takdirle bakıyordular. Hem daha hüküm almadan bir kısım gençler dediler: “Nurcular hapiste kalsalar, biz kendimizi mahkûm ettireceğiz ve ceza almaya çalışacağız; tâ onlardan ders alıp onlar gibi olacağız. Onların dersiyle kendimizi ıslah edeceğiz.” İşte bu mâhiyette bulunan Nur Talebelerini, emniyeti ihlâl ile itham edenler, herhalde ve gâyet fena bir sûrette aldanmış veya aldatılmış veya bilerek veya bilmiyerek anarşistlik hesabına hükümeti iğfal edip bizleri eziyetlerle ezmiye çalışıyorlar. Biz bunlara karşı deriz: Mâdem ölüm öldürülmüyor ve kabir kapanmıyor ve dünya misafirhânesinde yolcular gâyet sür’at ve telâşla kafile kafile arkasında, toprak arkasına girip kayboluyorlar; elbette pek yakında birbirimizden ayrılacağız. Siz zulmünüzün cezasını dehşetli bir sûrette göreceksiniz. Hiç olmazsa mazlûm ehl-i îman hakkında terhis tezkeresi olan ölümün îdam-ı ebedî dar ağacına çıkacaksınız. Sizin dünyada tevehhüm-ü ebediyetle aldığınız fâni zevkler, bâkî ve elîm elemlere dönecek.
Maatteessüf gizli münâfık düşmanlarımız, bu dindar milletin yüzer milyon velî makamında olan şehidlerinin kahraman gazilerinin kanıyla ve kılıncıyla kazanılan ve muhafaza edilen hakîkat-ı İslâmiyete ba’zan “Tarikat” nâmını takıp ve o güneşin tek bir şuâı olan tarikat meşrebini, o güneşin aynı gösterip hükümetin bazı dikkatsiz me’murlarını aldatıp hakîkat-ı Kur’âniyyeye ve hakâik-ı îmaniyyeye te’sirli bir sûrette çalışan Nur Talebelerine “Tarikatçı” ve “Siyasî cem’iyyetçi” nâmını vererek aleyhimize sevketmek istiyorlar. Biz hem onlara, hem onları aleyhimizde dinliyenlere, Denizli Mahkeme-i Âdilesinde dediğimiz gibi deriz :
“Yüzer milyon başların feda oldukları bir kudsî hakîkata başımız dahi feda olsun. Dünyayı başımıza ateş yapsanız, Hakîkat-i Kur’âniyeye feda olan başlar, zındıkaya teslim-i silah etmiyecek ve vazîfe-i kudsiyesinden vazgeçmiyecekler İnşaallah!”