Zâten bu mes’elede bir kusur varsa benimdir. Bu biçâreler, sırf îmanları ve âhiretleri için bana rıza-i İlâhî dâiresinde yardım etmişler. Pekçok takdire müstehak iken, böyle muameleler, hattâ kışı dahi hiddete getirdi.
Hem medâr-ı hayrettir ki, bu def’a da yine bir cem’iyyet vehmini tekrar ileri sürüyorlar. Halbuki üç mahkeme bu ciheti tedkik edip beraat vermekle beraber, mabeynimizde böyle medâr-ı ittiham olacak hiçbir cem’iyyet, hiçbir emare mahkemeler, zabıtalar, ehl-i vukuflar bulmamışlar. Yalnız bir muallimin talebeleri ve dâr-ül-fünûn şâkirdleri ve Kur’ân dersini veren hâfızın hıfza çalışanları gibi Risâle-i Nur Talebelerinde bir uhrevî kardeşlik var. Bunlara cem’iyyet nâmını veren ve onunla ittiham eden bütün esnaf ve mekteplilere ve vâizlere siyasî cem’iyyet nazariyle bakmak gerektir. Bunun için ben, böyle asılsız ve ma’nasız ittihamlarla buraya hapise gelenleri müdafaa etmeğe lüzum görmüyorum. Yalnız; hem bu memleketi, hem Âlem-i İslâmı çok alâkadar eden; ve maddî ve ma’nevî bu vatana ve bu millete pekçok bereket ve menfaatı tahakkuk eden Risâle-i Nur’u üç def’a müdafaa ettiğimiz gibi, tekrar aynı hakîkat ile müdafaamı men’edecek hiçbir sebep yok. Ve hiçbir kanun ve hiçbir siyaset yasak etmez ve edemez. Evet biz bir cem’iyyetiz.. ve öyle bir cem’iyyetimiz var ki, her bir asırda üç yüz elli milyon dahil mensupları var. Ve her gün beş def’a namazla, o mukaddes cem’iyyetin prensiplerine kemâl-i hürmetle alâkalarını ve hizmetlerini gösteriyorlar.
kudsî programiyle birbirinin yardımına duâlariyle ve ma’nevî kazançlariyle koşuyorlar. İşte biz, bu mukaddes ve muazzam cem’iyyetin efradındanız. Ve husûsi vazifemiz de, Kur’ân’ın îmanî hakîkatlarını tahkikî bir sûrette ehl-i îmana bildirip onları ve kendimizi îdam-ı ebedîden ve dâimî ve berzahî haps-i münferidden kurtarmaktır. Sâir dünyevî ve siyasî ve entrikalı cem’iyyet ve komitelerle ve bizim medâr-ı ittihamımız olan cem’iyyetçilik gibi asılsız ve ma’nasız gizli cem’iyyetle hiçbir münâsebetimiz yoktur ve tenezzül etmiyoruz! Ve dört mahkeme inceden inceye tedkikten sonra o cihette bize beraat vermiş...