O münâfıklar veya o münâfıkların adamları veya adamlarına aldanmış olanlar dost sûretine girerek, ba’zan da talebe şekline girerek derler ve dedirtirler ki: “Bu da İslâmiyete hizmettir; bu da onlarla mücadeledir. Şu ma’lûmatı elde edersen, Risâle-i Nur’a daha iyi hizmet edersin. Bu da büyük eserdir.” gibi bir takım kandırışlarla sırf o Nur Talebesinin Nurlarla olan meşgûliyet ve hizmetini yavaş yavaş azaltmakla ve başka şeylere nazarını çevirip, nihayet Risâle-i Nur’a çalışmaya vakit bırakmamak gibi tuzaklara düşürmeye çalışıyorlar. Veyahut da maaş, servet, mevki, şöhret gibi şeylerle aldatmaya veya korkutmakla hizmetten vazgeçirmeye gayret ediyorlar.
Risâle-i Nur, dikkatle okuyan kimseye öyle bir fikrî, ruhî, kalbî intibah ve uyanıklık veriyor ki, bütün böyle aldatmalar, bizi Risâle-i Nur’a şiddetle sevk ve teşvik ve o dessas münâfıkların maksatlarının tam aksine olarak bir te’sir ve bir netice hâsıl ediyor. Fesübhanallah... Hatta öyle Nur Talebeleri meydana gelmektedir ki, asıl halis niyet ve kudsî gâyeden sonra -bir sebep olarak da- münâfıkların mezkûr plânlarının inadına, rağmına Dünyayı terk edip kendini Risâle-i Nur’a vakfediyor.. ve üstadımızın dediği gibi diyorlar: “Zaman, İslâmiyet fedaisi olmak zamanıdır.”
Bizim hizmet-i Îmaniyeye nazaran cam parçaları hükmündeki siyasetle alâkamız yoktur. Diyânet Riyaseti ehl-i vukuf raporunda: “Risâle-i Nur kitaplarında siyaseti alâkadar eden mevzular yoktur.” demiştir. Hatta o zaman, yine Afyon savcısı da iddianâmesinde: “Bediüzzaman ve talebelerinin faaliyeti siyasî değildir.” diye hükmetmiştir.
Evet, Risâle-i Nur Şakirtlerinin meşgul olduğu vazife, en muazzam olan mesail-i dünyeviyeden daha büyüktür. Siyasetle uğraşmıya vaktimiz yoktur. Yüz elimiz de olsa, ancak Nur’a kâfi gelir. Amerika, İngiliz kadar servetimiz de olsa, yine îmanı kurtarmak dâvasına hasredeceğiz. Hem bir takım siyasî işlerle veya bir takım bâtıl cereyanlarla ve fikirlerle uğraşmaya zamanımız yoktur. Ömrümüz kısadır. Vaktimiz dardır. Üstadımızın dediği gibi, “Fena şeylerle meşguliyet fena te’sir eder. Fena iz bırakır.” Husûsan böyle bir asırda “Bâtılı iyice tasvir etmek sâfi zihinleri idlâldir.” Evet menfilikleri öğrenerek mücadele edeceğim gibi saf bir niyetle başlayıp menfi şeylerle meşgul ola ola dînî bağları ve dînî salâbet ve sadakatı eski haline nazaran gevşemiş olanlar olmuştur.