Öyle de, zemîndeki bütün ağaç ve nebâtât, yaprakları ve çiçekleri ve meyveleriyle seni bedahet derecesinde tanıttırıyorlar ve tanıyorlar.
Ve umum eşcarın ve nebâtâtın cezbedarane hareket-i zikriyede bulunan yapraklarından ve zinetleriyle Saniinin isimlerini tavsif ve târif eden çiçeklerinden ve letafet ve cilve-i merhametinden tebessüm eden meyvelerinden herbirisi, tesadüfe havalesi hiçbir cihet-i imkânı olmayan hârika san’at içindeki nizam ve nizam içindeki mîzan ve mîzan içindeki zînet ve zînet içindeki nakışlar ve nakışlar içindeki güzel ve ayrı ayrı kokular ve kokular içindeki meyvelerin muhtelif tatlariyle, nihayetsiz rahim ve kerim bir Sâniin vücûb-u vücûduna bedahet derecesinde şehâdet ettikleri gibi, hey’et-i mecmûasiyle, bütün zemîn yüzünde birlik ve beraberlik, birbirine benzemeklik ve sikke-i hilkatte müşâbehet ve tedbir ve idarede münasebet ve onlara taallûk eden îcad fiilleri ve Rabbâni isimlerde muvafakat ve o yüz bin envaın hadsiz efradlarını birbiri içinde şaşırmıyarak, birden idareleri gibi noktalar, o Vâcibü’l-Vücûd sâniin bilbedahe vahdetine ve ehadiyyetine dahi şehâdet ederler.
Hem, nasıl ki onlar senin vücûb-u vücûduna ve vahdetine şehâdet ediyorlar; öyle de, rûy-i zemînde dört yüz bin milletlerden teşekkül eden zîhayat ordusundaki hadsiz efradın, yüz binler tarzda iaşe ve idareleri; şaşırmayarak, karıştırmayarak mükemmel yapılmasiyle, senin rubûbiyyetinin vahdaniyetteki haşmetine ve bir baharı bir çiçek kadar kolay îcad eden kudretinin azametine ve her şey’e taallûkuna delâlet ettikleri gibi, koca zemînin her tarafında, hadsiz hayvânâtına ve insanlara, hadsiz taamların çeşit çeşit aksamını ihzar eden rahmetinin hadsiz genişliğine ve o hadsiz işler ve in’amlar ve idareler ve iaşeler ve icraatler kemâl-i intizamla cereyanları ve herşey, hatta zerreler o emirlere ve icraata itaat ve musahhariyetleriyle, hâkimiyetinin hadsiz vüs’atine kat’i delâlet etmekle beraber o ağaçların ve nebatların ve her bir yaprak ve çiçek ve meyve ve kök ve dal ve budak gibi herbirisinin, her bir şey’ini, her bir işini bilerek, görerek, faidelere, maslahatlara, hikmetlere göre yapılmakla, senin ilminin her şey’e ihâtasına ve hikmetinin her şey’e şümulüne, pek zâhir bir sûrette delâlet ve hadsiz parmaklariyle işâret ederler. Ve senin gâyet kemâldeki cemâl-i san’atına ve nihayet cemâldeki kemâl-i ni’metine hadsiz dilleriyle senâ ve medhederler.
Hem, bu muvakkat handa ve fâni misafirhânede ve kısa bir zamanda ve az bir ömürde, eşcar ve nebâtâtın elleriyle, bu kadar kıymetdar ihsanlar ve ni’metler ve bu kadar fevkalâde masraflar ve ikramlar,