Siracınnûr | Yirmialtıncı Lema | 49
(45-86)

Mâdem bu elimizdeki Kur’ân, Semavât ve Arzın Hâlık-ı Zülcelâl’inin Rubûbiyet-i mutlakası noktasından ve azamet-i Ulûhiyyeti cihetinden ve ihâta-i rahmeti cânibinden gelen kelâmıdır, fermanıdır; bir maden-i rahmetidir. Ona yapış... Her derde bir deva, her zulmete bir ziya, her ye’se bir rica, içinde vardır.

İşte bu ebedî hazinenin anahtarı îmandır ve teslimdir; ve onu dinleyip kabul etmek ve okumaktır.

BEŞİNCİ RİCA: Bir zaman ihtiyarlığımın mebdeinde, bir inziva arzusuyla, İstanbul’un boğaz tarafındaki Yûşa Tepesinde, yalnızlıkla ruhum bir istirahat aradı. Bir gün o yüksek tepede, dâire-i ufka, etrafa baktım. Gâyet hazin ve rikkatli bir levha-i zevâl ve firakı, ihtiyarlığın ihtariyle gördüm. Şecere-i ömrümün kırk beşinci senesi olan kırk beşinci dalındaki yüksek makamından, tâ hayatımın aşağı tabakalarına nazar gezdirdim. Gördüm ki; o aşağıda, herbir dalında, herbir senenin zarfında sevdiklerimden ve alâkadarlarımdan ve tanıştıklarımdan hadsiz cenazeler var. Ve o firak ve iftiraktan gelen gâyet rikkatli bir ma’nevî teessürat içinde, Fuzulî-i Bağdadî gibi, müfarakat eden dostları düşünerek enîn edip:

Vaslını yâdeyledikce ağlarım,
Tâ nefes var ise kuru cismimde feryad eylerim.

Diyerek bir teselli, bir nur, bir rica kapısını aradım. Birden, Âhirete îman nuru imdâda yetişti. Hiç sönmez bir nur, hiç kırılmaz bir rica verdi.

Evet, ey benim gibi ihtiyar kardeşler ve ihtiyare hemşireler! Mâdem Âhiret var; ve mâdem bâkidir; ve mâdem dünyadan daha güzeldir; ve mâdem bizi yaratan zât hem Hakîm, hem Rahîmdir.. ihtiyarlıktan şekva ve teessüf etmemeliyiz. Bilâkis ihtiyarlık, îman ile ibâdet içinde sinn-i kemâle gelip, vazife-i hayattan terhis ve âlem-i rahmete istirahat için gitmeye bir alâmet olduğu cihetle ondan memnun olmalıyız.

Evet, nass-ı Hadîs ile; nev-i beşerin en mümtaz şahsiyetleri olan yüz yirmi dört bin Enbiyanın icma’ ve tevâtür ile; kısmen şuhûda ve kısmen hakkalyakîne istinâden, müttefikan Âhiretin vücûdundan ve insanların oraya sevkedileceğinden ve bu kâinatın Hâlıkının kat’i va’dettiği Âhireti getireceğinden haber verdikleri gibi,

Ses Yok