Kudsi Kaynaklar | Kudsi Kaynaklar | 194
(1-445)
42- «Üç nehrin herbirine, Cennet'ten birer katre her vakit damlıyor.»
Risalede yeri: Sözler sh: 250 ve daha sair Nur Risaleleri ve Mektublarında da vardır.
Me'hazler: Sahih-i Müslim 4/2183 hadîs no: 2839; Müsned-i Ahmed 2/289 ve 440; Türkçe Terceme Sahih-i Buharî 9/64 hadîs no: 1551; Müsned-ül Firdevs 2/257ve 337; El-Feth-ül Kebir 1/167; Râmuz-ül Ehadîs sh: 264; Feyz-ül Kadir5/381 hadîs no: 7668
Zabıt şekli: Buharî'nin uzun olan mi'rac hadîsinden Müslim'in hadîsi ise; Seyhan ve Ceyhan, Nil ve Fırat Nehirlerinin menbaları, Cennet'ten aktığını kaydeder. Amma diğer me'hazlerdeki hadîsler; meselâ; Feyz-ül Kadir'deki hadîs: Cennet'ten bu nehirlere hergün bereket damlaları damladığını kaydetmişlerdir.
43- «Nil, Fırat, Dicle'nin menba'ları Cennet'tendir.»
Risalede yeri: Sözler sh: 250; Şuâlar sh: 112 ve daha diğer risalelerde bulunan aynı mevzu'...
Me'hazler: (Not: 42 no.lu kısımda geçen hadîslerin bazıları, bu numaradaki hakikate de bakarlar. Dolayısıyla ikisi bir sayılabilir.)
Hususî bazı me'hazler: Sahih-i Buharî 2/134 Mâlik bin Sa'sa'adan; Sahih-i Müslim 4/1283 Ebu Hüreyre'den; Cem'-ül Fevaid 2599; El-Feth-ül Kebir 2/264 ve 3/265; Mişkât-ül Masabih hadîs no: 5628
Zabıt şekli:
Sahih-i Müslim'in hadîsi...
(Not: Hadîslerde "Dicle Nehri" ifadesi bulunamadı. Ancak bu iki nehir, yani Fırat ve Dicle Basra'da birleşip tek bir nehir halini aldığı için, ikisine Fırat ve Dicle denilebildiği için Üstad Hazretleri herhalde bu mânada kullanılmıştır.)
Meâli: "Seyhan ve Ceyhan nehirleriyle Nil ve Fırat, Cennet'in nehirlerindendir."
44- Risalede yeri: Sözler sh: 251
Me'hazler: (Not: Bu tesbihatın tamamı şöyledir:)
Mecmuat-ül Ahzab 1/304, 2/554 ve 3.ciltte Evrad-ı Fethiye duası içinde geçmektedir.
Bu duanın İmam-ı Ahmed bin Hanbel'in dua ve tesbihi olduğu yazılı. Fakat herhalde İmam-ı Ahmed Hazretleri onu menba'-ı Risaletten almıştır diyebiliriz. Zira İmam-ı Ahmed hayatında bütün herşeyini fiil ve hareketini Sünnet-i Seniye'ye uydurmaya gayret etmiştir. Hattâ kavunun Hz. Peygamber tarafından nasıl yendiğini bilmediği için, hayatında hiç kavun yememiştir diye rivayet edilmektedir.
Bu tesbihi, ayrıca ekser Hanefîler, camilerde sabah namazı tesbihatından sonra okumaktadırlar. Hem ümmetin telâkkisince, bunun tesbihat-ı Nebevî'den olduğu kabul edilmiştir.
45- « Bir tefsir diyor: "Eğer "Selâmen" demeseydi, bürudetiyle ihrak ederdi."»
Risaled yeri: Sözler sh: 261 (Yirminci Söz'ün İkinci Makamı)
Me'hazler: Ez-Zühd - İbn-i Hanbel sh: 101; başka bazı tefsirlerde de aynen geçmektedir.
46- «Bin mu'cizat ile müeyyed olan Resul-i Ekrem (A.S.M.) »
(Not: Bu tavsif ve beyan, bir hadîs-i şerifin metni değildir. Amma bütün muhakkikîn-i ülemaca kabul edilmiş gerçek ve sabit bir hakikattır.)
Risalede yeri: Sözler sh: 263, 289 ve Nur'un daha birçok risalelerinde defaatle geçmektedir.
Me'hazler: Delâil-in Nübüvve - Beyhakî 1/10; Hüccetullah Ale-l Âlemîn - Nebhanî sh: 4; Feth-ül Barî Şerh-i Sahih-i Buharî 6/58ve 583; Şerh-üs Sahih-i Müslim - Nevevî 1/2
Bütün bu me'hazlerde olduğu gibi, İslâm muhakkiklerinin umumunca, Resul-i Ekrem (A.S.M.) bin mu'cizat gösterdiği kat'iyetle kabul edilmiştir.
Ses Yok