Kudsi Kaynaklar | Kudsi Kaynaklar | 267
(1-445)
353/146- «İbn-i Abd-il Berr gibi bir allâme-i asır ve ehl-i tahkikin büyüklerinden nakl ve tashih
ediyorlar ki: Gavze-i Uhud'da Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın halazâdesi olan Abdullah İbn-i
Cahş harbederken kılıncı kırıldı. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ona bir değnek verdi. O değnek, onun elinde bir kılınç
oldu. Onun ile harbetti. O eser-i mu'cize olan kılınç, baki kaldı. Meşhur İbn-i Seyyid-in Nâs siyerinde
haber veriyor ki: Bir zaman sonra, Abdullah o kılıncı Bugay-ı Türkî namında bir adama, ikiyüz liraya
sattı.»
Risalede yerdi: Mektubat sh: 137
Me'hazler: Uyûn-ül Eser - İbn-i Seyyid-in Nâs 2/20; El-Musannef - San'anî 11/279; Eş-Şifa 1/323;
Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/672; Nesim-ür Riyad, Şerh-üş Şifa - Hafacî 3/157; El-İsabe - İbn-i Hacer
hadîs no: 4583; El-Hasais-ül Kübra 1/540; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 3/232, 4/97
Zabıt şekli: İbn-i Seyyid-in Nâs, El-Musannef ve Şerh-üş Şifa eserleri gibi, üstte sahife numaraları
verilmiş olan me'haz eserlerlerde; Abdullah bin Cahş'ın Uhud gününde kılıncının kırıldığı ve O'na Resul-i
Ekrem'in bir değnek verip, elinde bir kılınca dönüştüğü hakkındaki rivayet sahih ve sağlamdır.. ve aynen
Hazret-i Üstad'ın kaydettiği tarzdadır. Ancak rivayetin diğer kısmında; kâtiplerin kat'î bir sehvi vardır.
Çünki Hazret-i Abdullah bin Cahş aynı harpte şehid düştü. O kılınç ise, onun vereselerine kaldı.. ve onu
Buga-i Türkî'ye 200 dinara satan kişi ise, onun torunlarından birisidir.
nakleder. Hazret-i Sa'd diyor:
«Gazve-i Uhud'da ben Resul-i Ekrem Eleyhissalâtü Vesselâm'ın yanında idim. Resul-i Ekrem
Aleyhissalâtü Vesselâm, o gün kavsi kırılıncaya kadar küffara oklar attı. Sonra bana okları veriyordu.
"At!" diyordu. Nasl'sız, yani ok'un uçmasına yardım eden kanatları olmayan okları verirdi. Ve bana
emrederdi: "At!" Ben de atardım. Kanatlı oklar gibi uçardı, küffarın cesedine yerleşirdi.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 138
Me'hazler: Sahih-i Müslim 4/1876-1880; Sahih-i İbn-i Hibban 9/65, her iki me'hazde Hazret-i Ali'den
nakletmişler; Şerh-üs Siyer-ül Kebir - İmam-ı Muhammed 1/112; Cem'-ül Fevaid 2/108; Delâil-ün
Nübüvve - Beyhakî 3/97; Delâil-ün Nübüvve - Ebu Nuaym 2/464
Zabıt şekli: Sahih-i Müslim'in hadîsi:
Meâli: Uhud günü Resul-i Ekrem (A.S.M.) anne ve babasını bana feda etti. Müşriklerden bir adam,
"Müslümanlar yandırılıyor" diye bağırdı. Resul-i Ekrem (A.S.M.) de bana dedi: "At! Anam babam sana
feda olsun." Ben de o adama nasıl'sız bir ok isabet ettirdim. Onun kalbine değdi, yere düştü. Onun avret
yeri açığa çıktı. Resul-i Ekrem (A.S.M.) buna öyle güldü ki, O'nun arak dişlerini bile görebildim."
355/148- Yine Sa'd bin Ebî Vakkas'tan: «O halde iken, Katâde İbn-i Nu'man'ın gözüne bir ok isabet
etmiş, gözünü çıkarıp, gözünün hadakası, yüzünün üstünde indi. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm
mübarek, şifalı eliyle onun gözünü alıp, eski yuvasına yerliştirip, iki gözünden en güzeli olarak, hiçbir şey
olmamış gibi şifa buldu. Şu vâkıa çok iştihar etmiş. Hattâ Katâde'nin bir hafîdi, Ömer İbn-i Abd-il
Aziz'in yanına geldiği vakit, kendini şöyle tarif etmiş: (Arapça şiirin mânası:) "Ben öyle bir zâtın
hafîdiyim ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm onun çıkmış gözünü yerine koyup, birden şifa buldu.
En güzel göz o olmuş."»
Risalede yeri: Mektubat sh: 138
Me'hazler: Eş-Şifa - Kadı İyaz 1/322; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/651; Mecma-uz Zevaid 6/113;
Kenz-ül Ummal 12/376-377; El-Hasais-ül Kübra 1/510, 526; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 2/650, 3/97 ve
251; El-Kâmil Fid-Duafa' - İbn-i Ady 4/1594; Delâil-ün Nübüvve 2/483; Sîret-ü İbn-i İshak 2/82; El-İsabe
- İbn-i Hacer 3/217; Yine Mecma-uz Zevaid 8/298; Müstedrek-ül Hâkim 3/295
Zabıt şekli: Bütün me'hazler Hazret-i Üstad'ın yazdığı şekilde Uhud günü aynı vak'anın cereyan etmiş
olduğunu kaydederler. Ömer bin Abdulaziz'in yanına gelen Katâde'nin torununun ismi ise, Asım bin
Ömer bin Katâde'dir.
356/149- «Hem nakl-i sahih ile haber verilmiş ki: Meşhur Ebî Katâde'nin, Yevm-i Zîkarad denilen
gazvede, bir ok mübarek yüzüne isabet etmiş. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, mübarek eliyle
meshetmiş. Ebî Katâde der ki: "Kat'iyen ve aslâ ne acısını ve ne de cerahatini görmedim.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 138
Me'hazler: Eş-Şifa - Kadı İyaz 1/322; Nesim-ür Riyad, Şerh-üş Şifa - Hafacî 3/113; ve keza, Şerh-üş
Şifa - Aliyy-ül Karî 1/653; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 4/193
Zabıt şekli: Aliyy-ül Karî Şerh-üş Şifa eserinde, Beyhakî'den naklederek der ki: "Bu rivayeti Ebu Said
i Hudrî Katâde'den rivayet etmiş: Resulullah (A.S.M.) Ebi Katâde'nin yüzüne isabet eden okun açtığı
yarasına tükrüğünü sürmüş. Ebu Katâde'nin ismi, Haris bin Rib'îdir (Zîkared) Hayber ile Medine arasında
bulunan bir suyun adıdır. Ve rivayet, aynen Hazret-i Üstad'ın kaydettiği tarzdadır.
ediyorlar ki: Gavze-i Uhud'da Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın halazâdesi olan Abdullah İbn-i
Cahş harbederken kılıncı kırıldı. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ona bir değnek verdi. O değnek, onun elinde bir kılınç
oldu. Onun ile harbetti. O eser-i mu'cize olan kılınç, baki kaldı. Meşhur İbn-i Seyyid-in Nâs siyerinde
haber veriyor ki: Bir zaman sonra, Abdullah o kılıncı Bugay-ı Türkî namında bir adama, ikiyüz liraya
sattı.»
Risalede yerdi: Mektubat sh: 137
Me'hazler: Uyûn-ül Eser - İbn-i Seyyid-in Nâs 2/20; El-Musannef - San'anî 11/279; Eş-Şifa 1/323;
Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/672; Nesim-ür Riyad, Şerh-üş Şifa - Hafacî 3/157; El-İsabe - İbn-i Hacer
hadîs no: 4583; El-Hasais-ül Kübra 1/540; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 3/232, 4/97
Zabıt şekli: İbn-i Seyyid-in Nâs, El-Musannef ve Şerh-üş Şifa eserleri gibi, üstte sahife numaraları
verilmiş olan me'haz eserlerlerde; Abdullah bin Cahş'ın Uhud gününde kılıncının kırıldığı ve O'na Resul-i
Ekrem'in bir değnek verip, elinde bir kılınca dönüştüğü hakkındaki rivayet sahih ve sağlamdır.. ve aynen
Hazret-i Üstad'ın kaydettiği tarzdadır. Ancak rivayetin diğer kısmında; kâtiplerin kat'î bir sehvi vardır.
Çünki Hazret-i Abdullah bin Cahş aynı harpte şehid düştü. O kılınç ise, onun vereselerine kaldı.. ve onu
Buga-i Türkî'ye 200 dinara satan kişi ise, onun torunlarından birisidir.
ONÜÇÜNCÜ İŞARET
HASTALAR VE YARALILARLA ALÂKADAR MU'CİZELER
354/147- Allâme-i Mağrib Kadı İyaz, sahih ve sağlam bir senedle Hazret-i Sa'd İbn-i Ebî Vakkas'tanHASTALAR VE YARALILARLA ALÂKADAR MU'CİZELER
nakleder. Hazret-i Sa'd diyor:
«Gazve-i Uhud'da ben Resul-i Ekrem Eleyhissalâtü Vesselâm'ın yanında idim. Resul-i Ekrem
Aleyhissalâtü Vesselâm, o gün kavsi kırılıncaya kadar küffara oklar attı. Sonra bana okları veriyordu.
"At!" diyordu. Nasl'sız, yani ok'un uçmasına yardım eden kanatları olmayan okları verirdi. Ve bana
emrederdi: "At!" Ben de atardım. Kanatlı oklar gibi uçardı, küffarın cesedine yerleşirdi.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 138
Me'hazler: Sahih-i Müslim 4/1876-1880; Sahih-i İbn-i Hibban 9/65, her iki me'hazde Hazret-i Ali'den
nakletmişler; Şerh-üs Siyer-ül Kebir - İmam-ı Muhammed 1/112; Cem'-ül Fevaid 2/108; Delâil-ün
Nübüvve - Beyhakî 3/97; Delâil-ün Nübüvve - Ebu Nuaym 2/464
Zabıt şekli: Sahih-i Müslim'in hadîsi:
Meâli: Uhud günü Resul-i Ekrem (A.S.M.) anne ve babasını bana feda etti. Müşriklerden bir adam,
"Müslümanlar yandırılıyor" diye bağırdı. Resul-i Ekrem (A.S.M.) de bana dedi: "At! Anam babam sana
feda olsun." Ben de o adama nasıl'sız bir ok isabet ettirdim. Onun kalbine değdi, yere düştü. Onun avret
yeri açığa çıktı. Resul-i Ekrem (A.S.M.) buna öyle güldü ki, O'nun arak dişlerini bile görebildim."
355/148- Yine Sa'd bin Ebî Vakkas'tan: «O halde iken, Katâde İbn-i Nu'man'ın gözüne bir ok isabet
etmiş, gözünü çıkarıp, gözünün hadakası, yüzünün üstünde indi. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm
mübarek, şifalı eliyle onun gözünü alıp, eski yuvasına yerliştirip, iki gözünden en güzeli olarak, hiçbir şey
olmamış gibi şifa buldu. Şu vâkıa çok iştihar etmiş. Hattâ Katâde'nin bir hafîdi, Ömer İbn-i Abd-il
Aziz'in yanına geldiği vakit, kendini şöyle tarif etmiş: (Arapça şiirin mânası:) "Ben öyle bir zâtın
hafîdiyim ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm onun çıkmış gözünü yerine koyup, birden şifa buldu.
En güzel göz o olmuş."»
Risalede yeri: Mektubat sh: 138
Me'hazler: Eş-Şifa - Kadı İyaz 1/322; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/651; Mecma-uz Zevaid 6/113;
Kenz-ül Ummal 12/376-377; El-Hasais-ül Kübra 1/510, 526; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 2/650, 3/97 ve
251; El-Kâmil Fid-Duafa' - İbn-i Ady 4/1594; Delâil-ün Nübüvve 2/483; Sîret-ü İbn-i İshak 2/82; El-İsabe
- İbn-i Hacer 3/217; Yine Mecma-uz Zevaid 8/298; Müstedrek-ül Hâkim 3/295
Zabıt şekli: Bütün me'hazler Hazret-i Üstad'ın yazdığı şekilde Uhud günü aynı vak'anın cereyan etmiş
olduğunu kaydederler. Ömer bin Abdulaziz'in yanına gelen Katâde'nin torununun ismi ise, Asım bin
Ömer bin Katâde'dir.
356/149- «Hem nakl-i sahih ile haber verilmiş ki: Meşhur Ebî Katâde'nin, Yevm-i Zîkarad denilen
gazvede, bir ok mübarek yüzüne isabet etmiş. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, mübarek eliyle
meshetmiş. Ebî Katâde der ki: "Kat'iyen ve aslâ ne acısını ve ne de cerahatini görmedim.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 138
Me'hazler: Eş-Şifa - Kadı İyaz 1/322; Nesim-ür Riyad, Şerh-üş Şifa - Hafacî 3/113; ve keza, Şerh-üş
Şifa - Aliyy-ül Karî 1/653; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 4/193
Zabıt şekli: Aliyy-ül Karî Şerh-üş Şifa eserinde, Beyhakî'den naklederek der ki: "Bu rivayeti Ebu Said
i Hudrî Katâde'den rivayet etmiş: Resulullah (A.S.M.) Ebi Katâde'nin yüzüne isabet eden okun açtığı
yarasına tükrüğünü sürmüş. Ebu Katâde'nin ismi, Haris bin Rib'îdir (Zîkared) Hayber ile Medine arasında
bulunan bir suyun adıdır. Ve rivayet, aynen Hazret-i Üstad'ın kaydettiği tarzdadır.
Ses Yok