Kudsi Kaynaklar | Kudsi Kaynaklar | 266
(1-445)
349/142- «Hem bir rivayette vardır ki, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm haber verdikten sonra
dedi: "Bismillâh deyiniz, ondan sonra yiyiniz. Zehir daha te'sir etmiyecektir." Şu rivayeti, çendan İbn-i
Hacer-i Askalanî kabul etmemiş; fakat başkaları kabul etmişler.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 137
Me'hazler: Bu mes'elenin me'hazleri kısmen 347 ve 348 no.lu kısımlarda da geçtiği için, burada
birkaçına işaret edeceğiz: Eş-Şifa 1/317-319; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/645; Müstedrek-ül Hâkim'den
naklederek, rivayetin sahih olduğunu ve İbn-i Hacer'in görüşü doğru olmadığını beyan etmiş.
Zabıt şekli: Eş-Şifa - Kadı İyaz'ın eserindeki kayıt şekli, aynen Hazret-i Üstad'ın yazdığı tarzdadır.
350/143- «Hazret-i İmam-ı Ahmed İbn-i Hanbel, Ebû Said-il Hudrî'den tahric ve tashih eder ki:
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Katâde İbn-i Nu'man'a karanlıklı, yağmurlu bir gecede bir değnek
verir ve ferman eder ki: "Sana lâmba gibi, onar arşın her tarafta ışık verecek. Evine gittiğin zaman, bir
siyah şahıs gölge göreceksin. O, şeytandır. Onu hânenden çıkar, tardet." Katâde değneği alır, gider. Yed-i
beyza gibi ışık verir. Evine gider; o siyah şahsı görür, tarheder.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 137
Me'hazler: Eş-Şifa 1/323; Şerh-üş Şifa - Aliyy-üy Karî 1/671; Müsned-i Ahmed 3/65; El-Feth-ür
Rabbanî Şerh-i Müsned 22/66, 67; El-İsabe Fi Temyiz-is Sahabe - İbn-i Hacer hadîs no: 7076; Mecma-uz
Zevaid 2/166-167, 9/318-319; Kenz-ül Ummal 11/381, 12/376; Cem'-ül Fevaid 2/563; Delâil-ün Nübüvve
Ebu Nuaym 2/562, buraya kadar yazılan me'hazler, Katâde İbn-i Nu'man'a verdiği değnek rivayetleridir.
Ayrıca Sahih-i Buharî 2/215; El-Musannef - San'anî 11/280-281, bu son me'hazlerde ise, ayrı ayrı iki
Sahabe'ye Resul-i Ekrem'in vermiş olduğu değneklerin aynı hâli gösterdiklerini kaydeder.
Zabıt şekli: El-Feth-ür Rabbanî Şerh-i Müsned'in hadîsi: Ebu Said-i Hudrî'den tahricen: O gece
karanlıklı, yağmurlu bir gece idi. Resul-i Ekrem (A.S.M.) yatsı namazı için mescide geliyordu. O sırada
şimşek parıldadı. Onnu ışığında Katâde'yi gördü.. ve "Nereye ya Katâde?" Katâde dedi: "Biliyorsun ya
Resulallah, şu vakitte namaza gelenler az oluyor. İstedim ki, namazda bulunayım. Resul-i Ekrem (A.S.M.)
Katâde'ye emretti, "Namazını kıldıktan sonra bir yere gitme, tâ ben gelinceye kadar..." Namaz bitti, Resul
i Ekrem (A.S.M.) Katâde'ye bir ağaç dalını verdi.. ve hadîsin sair kısmı aynen Hazret-i Üstad'ın yazdığı gibidir.
351/144- «Bir menba-ı garaib olna Gavze-i Kübra-i Bedir... Gavze-i Bedir gibi bir menba-ı mu'cizat
olan bir gavze...»
Risalede yeri: Mektubat sh: 137 ve 139
Me'haz: El-Hasais-ül Kübra 521
Zabıt şekli: (Sadece bir nümune vermekle iktifa edildi.) İmam-ı Suyutî Hazretleri, Bedir Harbi'nde
yetmiş tane mu'cizenin zuhur ettiğini tesbit ederek kaydetmiştir.
352/145- «Bir manba'-ı garaib olan Gavze-i Kübra-yı Bedir'de, Ukkaşe İbn-il Mihsan-ıl Esedî'nin
müşriklerle döğüşürken kılıncı kırıldı. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ona kılıncına mukabil,
kalınca bir değnek verdi. Dedi: "Bununla harbet." Birden değnek, biiznillâh uzun, beyaz bir kılınç oldu.
Onunla harbetti. Hayatı mikdarınca, tâ Yemame Harbi'nde şehid oluncaya kadar boynunda taşıdı. Şu
hâdise kat'îdir. Çünki Ukkaşe bütün hayatında onunla iftihar etmiş ve o kılınç "El-Avn" (*) namıyla
meşhur olmuş.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 137
Me'hazler: Eş-Şifa - Kadı İyaz 1/222-223; Şerh-üş Şifa - Hafacî 3/156; keza Aliyy-ül Karî 1/671;
Uyûn-ül Eser - İbn-i Seyyid-in Nâs 1/262; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 4/97; Sîret-ü İbn-i Hişşal 1/637;
Zâd-ül Maad - İbn-ül Cevzî 3/186; El-Ehadîs-ül Müşkile - El-Hâfız Zeyn-ül Irakî hadîs no: 99; El-Hasais
ül Kübra 1/551
(Not: El-Hasais-ül Kübra'da İmam-ı Suyutî aynı harbde, Seleme İbn-ül Eslem bin Hureyş'in de
kılıncının kırıldığı ve aynı şekilde ona da Resul-i Ekrem'in bir değnek vererek, kılınca inkılâb ettiğini
kaydetmiş.)
Zabıt şekli: Meâli: Ömer bin Osman El-Hacebî kendi babasından, o da halasından duymuş ki, demiş:
Hazret-i Ukkaşe (R.A.) demiş: "Bedir Harbi'nde benim elimde kılınç kırıldı. Resulullah bana bir değnek
verdi. O değnek hemen kılınca inkılâb etti..."
________________________________
(*) Seyf-ül Avn; yani, imdat ve yardım kılıncı demektir. A.B.
dedi: "Bismillâh deyiniz, ondan sonra yiyiniz. Zehir daha te'sir etmiyecektir." Şu rivayeti, çendan İbn-i
Hacer-i Askalanî kabul etmemiş; fakat başkaları kabul etmişler.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 137
Me'hazler: Bu mes'elenin me'hazleri kısmen 347 ve 348 no.lu kısımlarda da geçtiği için, burada
birkaçına işaret edeceğiz: Eş-Şifa 1/317-319; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/645; Müstedrek-ül Hâkim'den
naklederek, rivayetin sahih olduğunu ve İbn-i Hacer'in görüşü doğru olmadığını beyan etmiş.
Zabıt şekli: Eş-Şifa - Kadı İyaz'ın eserindeki kayıt şekli, aynen Hazret-i Üstad'ın yazdığı tarzdadır.
350/143- «Hazret-i İmam-ı Ahmed İbn-i Hanbel, Ebû Said-il Hudrî'den tahric ve tashih eder ki:
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Katâde İbn-i Nu'man'a karanlıklı, yağmurlu bir gecede bir değnek
verir ve ferman eder ki: "Sana lâmba gibi, onar arşın her tarafta ışık verecek. Evine gittiğin zaman, bir
siyah şahıs gölge göreceksin. O, şeytandır. Onu hânenden çıkar, tardet." Katâde değneği alır, gider. Yed-i
beyza gibi ışık verir. Evine gider; o siyah şahsı görür, tarheder.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 137
Me'hazler: Eş-Şifa 1/323; Şerh-üş Şifa - Aliyy-üy Karî 1/671; Müsned-i Ahmed 3/65; El-Feth-ür
Rabbanî Şerh-i Müsned 22/66, 67; El-İsabe Fi Temyiz-is Sahabe - İbn-i Hacer hadîs no: 7076; Mecma-uz
Zevaid 2/166-167, 9/318-319; Kenz-ül Ummal 11/381, 12/376; Cem'-ül Fevaid 2/563; Delâil-ün Nübüvve
Ebu Nuaym 2/562, buraya kadar yazılan me'hazler, Katâde İbn-i Nu'man'a verdiği değnek rivayetleridir.
Ayrıca Sahih-i Buharî 2/215; El-Musannef - San'anî 11/280-281, bu son me'hazlerde ise, ayrı ayrı iki
Sahabe'ye Resul-i Ekrem'in vermiş olduğu değneklerin aynı hâli gösterdiklerini kaydeder.
Zabıt şekli: El-Feth-ür Rabbanî Şerh-i Müsned'in hadîsi: Ebu Said-i Hudrî'den tahricen: O gece
karanlıklı, yağmurlu bir gece idi. Resul-i Ekrem (A.S.M.) yatsı namazı için mescide geliyordu. O sırada
şimşek parıldadı. Onnu ışığında Katâde'yi gördü.. ve "Nereye ya Katâde?" Katâde dedi: "Biliyorsun ya
Resulallah, şu vakitte namaza gelenler az oluyor. İstedim ki, namazda bulunayım. Resul-i Ekrem (A.S.M.)
Katâde'ye emretti, "Namazını kıldıktan sonra bir yere gitme, tâ ben gelinceye kadar..." Namaz bitti, Resul
i Ekrem (A.S.M.) Katâde'ye bir ağaç dalını verdi.. ve hadîsin sair kısmı aynen Hazret-i Üstad'ın yazdığı gibidir.
351/144- «Bir menba-ı garaib olna Gavze-i Kübra-i Bedir... Gavze-i Bedir gibi bir menba-ı mu'cizat
olan bir gavze...»
Risalede yeri: Mektubat sh: 137 ve 139
Me'haz: El-Hasais-ül Kübra 521
Zabıt şekli: (Sadece bir nümune vermekle iktifa edildi.) İmam-ı Suyutî Hazretleri, Bedir Harbi'nde
yetmiş tane mu'cizenin zuhur ettiğini tesbit ederek kaydetmiştir.
352/145- «Bir manba'-ı garaib olan Gavze-i Kübra-yı Bedir'de, Ukkaşe İbn-il Mihsan-ıl Esedî'nin
müşriklerle döğüşürken kılıncı kırıldı. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ona kılıncına mukabil,
kalınca bir değnek verdi. Dedi: "Bununla harbet." Birden değnek, biiznillâh uzun, beyaz bir kılınç oldu.
Onunla harbetti. Hayatı mikdarınca, tâ Yemame Harbi'nde şehid oluncaya kadar boynunda taşıdı. Şu
hâdise kat'îdir. Çünki Ukkaşe bütün hayatında onunla iftihar etmiş ve o kılınç "El-Avn" (*) namıyla
meşhur olmuş.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 137
Me'hazler: Eş-Şifa - Kadı İyaz 1/222-223; Şerh-üş Şifa - Hafacî 3/156; keza Aliyy-ül Karî 1/671;
Uyûn-ül Eser - İbn-i Seyyid-in Nâs 1/262; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 4/97; Sîret-ü İbn-i Hişşal 1/637;
Zâd-ül Maad - İbn-ül Cevzî 3/186; El-Ehadîs-ül Müşkile - El-Hâfız Zeyn-ül Irakî hadîs no: 99; El-Hasais
ül Kübra 1/551
(Not: El-Hasais-ül Kübra'da İmam-ı Suyutî aynı harbde, Seleme İbn-ül Eslem bin Hureyş'in de
kılıncının kırıldığı ve aynı şekilde ona da Resul-i Ekrem'in bir değnek vererek, kılınca inkılâb ettiğini
kaydetmiş.)
Zabıt şekli: Meâli: Ömer bin Osman El-Hacebî kendi babasından, o da halasından duymuş ki, demiş:
Hazret-i Ukkaşe (R.A.) demiş: "Bedir Harbi'nde benim elimde kılınç kırıldı. Resulullah bana bir değnek
verdi. O değnek hemen kılınca inkılâb etti..."
________________________________
(*) Seyf-ül Avn; yani, imdat ve yardım kılıncı demektir. A.B.
Ses Yok