Kudsi Kaynaklar | Kudsi Kaynaklar | 283
(1-445)
420/213- «Beş-altı tarikle mühim sahabelerden nakledilen cemel hâdisesidir ki: ... Deve gelmiş, Resul
i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'a tahiyye-i ikram nev'inden secde edip konuşmuş. Ve birkaç tarikte haber veriliyor ki: O deve bir bağda kızmış, vahşi olmuş; yanına kimseyi sokmuyor, hücum ediyordu. Resul-iEkrem Aleyhissalâtü Vesselâm girdi; deve geldi, ikramen secde etti, yanında Aleyhissalâtü Vesselâm'adedi: "Beni çok meşakkatli şeylerde çalıştırdılar, şimdi de beni kesmek istiyorlar. Onun için kızdım." Deve sahibine söyledi: "Böyle midir?" "Evet" dediler.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 153
Me'hazler: (Bu hadîs rivayet tarikleri itibariyle mütevatirdir. Bak: Nazm-ul Mütenasir Fil Hadîs-il
Mütevatir sh: 137)
Müstedrek-ül Hâkim 2/99, 100 ve 618, Zehebî sıhhatini ikrar etmiş; Cem'-ül Fevaid 2/428; Müsned-i
Ahmed 3/158, 310 ve 4/170, 172, 173 ve 6/76; Sünen-i Daremî Mukaddeme, bab:3 hadîs no: 18 ve 28; El
Feth-ür Rabbanî Şerh-i Müsned 22/50-51, birkaç hadîs ve rivayet şekli; İbn-i Mace 1/121 hadîs no: 335;
Ebu Davud, Taharet 1/1; Mecma-uz Zevaid 9/4, 7, 8 İmam-ı Heysemî demiş: "Hadîsin râvileri mutemed
kişilerdir"; Eş-Şifa 1/312; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/636; Müsned-i Ahmed - Tahkik-i Ahmed Şâkir
4/173 hadîs no: 1745; Nesim-ür Riyad - Hafacî 3/87; Delâil-ün Nübüvve - Ebu Nuaym 2/380, 381 ve 387
hadîs no: 327 ve 329; El-Bidaye Ven-Nihaye - İbn-i Kesir 6/135; Sahih-i Müslim 1/268 hadîs no: 79; El
Musannef - İbn-i Ebi Şeybe 11/473
Zabıt şekli: Üstad Bediüzzaman Hazretleri bir çok tariklerle ve ayrı ayrı şekil, tarz ve yerlerde vuku'
bulmuş olan deve hâdiselerini, bir tek mes'ele halinde ve ondan da sadece bir nümûne vererek
kaydetmiştir. Yoksa, deve hâdisesi bir kaç defa ayrı ayrı zamanlarda vuku' bulduğu, hadîs ve siyer
kitaplarını tetebbu' eden kimselerce mâlumdur. Burada Hz. Üstad'ın kaydettiği şekildeki hâdise aynendir.
421/214- «Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın Abdâ ismindeki devesi,
vefat-ı Nebevîden sonra kederinden ne yedi, ne içti, tâ öldü. Hem o deve, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü
Vesselâm ile mühim bir kıssayı konuştuğunu, Ebu İshak-ı İsferanî gibi bazı mühim imamlar haber
vermişler.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 153
Me'hazler: Nûr-ul Ebsar - Şeblencî sh: 56; Eş-Şifa 1/313; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/637
Zabıt şekli: Şerh-üş Şifa'da, Aliyy-ül Karî, Abdâ'nın, Resul-i Ekrem'le konuştuğu sözler hakkında
şunları yazmış: "O deve Resul-i Ekrem'e (A.S.M.) hâl ve durumunu anlattığı gibi, Risalet ve
Peygamberliğini de ikrar etmiştir."
422/215- «Nakl-i sahih ile; Câbir İbn-i Abdullah'ın bir seferde devesi çok yorulmuştu, daha
yürüyemiyordu. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm o deveye ufak bir dürtmek için dürttü. O deve, o
iltifat-ı Ahmedî'den o kadar bir çeviklik, bir sevinçlik peyda etti ki; daha sür'atinden dizgini
zaptedilmiyor, yolda yetişilmiyordu. Hazret-i Câbir haber veriyor.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 153
Me'hazler: Eş-Şifa 1/331; Şerh-üş Şifa, Nesim-ür Riyad - Hafacî 1/145; keza Aliyy-ül Karî 1/667;
Sahih-i Buharî 7/6; El-Hasais-ül Kübra 1/563 ve 2/259-260; El-Feth-ür Rabbanî Şerh-i Müsned 22/52;
Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 6/151, 155 birkaç rivayet şekliyle; Kenz-ul Ummal 12/369; Sahih-i Müslim
3/1222; Feth-ül Barî 1/122
Zabıt şekli: Sahih-i Müslim'deki hadîs: O deveyi Resul-i Ekrem (A.S.M.) Câbir bin Abdullah'dan beş
ukkiye altına satın aldığını, Medine'ye döndüklerinde bir ukkiye altın daha arttırdığını, sonra tekrar deveyi
Câbir bin Abdullah'a hediye ettiğin kaydetmiş.
423/216- «Başta İmam-ı Buharî, eimme-i hadîs haber veriyorlar ki: Bir def'a gecede, Medine-i
Münevvere'nin hâricinde, düşman hücum ediyor gibi mühim bir hâdise işaa edildi. Sonra cesur atlılar
çıktılar, gittiler. Yolda görüyorlar ki, bir zât geliyor. Baktılar, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'dır.
Ferman etmiş: "Birşey yoktur." Meşhur Ebu Talha'nın atına binip, şecaat-i kudsiyesi muktezasınca,
herkesten evvel gitmiş, tahkik etmiş ve dönmüştü. Ebu Talha'ya ferman etmiş: Yani: "Senin atın
sarsmadan, gayet çabuktur." Halbuki Ebu Talha'nın atı, katuf tabir edilen yürüyüşsüz kısmından idi. O
geceden sonra, hiçbir at ona karşı yürüyüşte mukabele etmiyordu.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 153 Me'hazler: Sahih-i Buharî 3/216; Sahih-i Müslim 4/1803 hadîs no: 2307 ve 5/35; Müsned-i Ahmed 3/147, 185, 232 ve 271; El-Musannef - San'anî 427; Mişkât-ül Masabih hadîs no: 5905; Cem'-ül Fevaid 2/446; Sıfat-üs Safve - Ebu-l Ferec İbn-ül Cevzî 1/178; Eş-Şifa 1/330; Nesim-ür Riyad - Hafacî 3/145;
Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/666; Şerh-üs Sünne - Begavî 3/251; Ebu Davud hadîs no: 10/10395; Delâil
ün Nübüvve - Ebu Nuaym 2/439; Feth-ül Barî Şerh-i Buharî 6/463; El-Câmi' Li-Şuab-il İman - Beyhakî
4/24: İbn-i Mace 2/926 hadîs no: 2772; Tabakat-ı İbn-i Sa'd 1/373; Ahlâk-un Nebi - Ebu-ş Şeyh sh: 6; Es
Sünen-ül Kübra - Beyhakî 9/170; Delâil-ün Nübüvve- Beyhakî 1/313
Zabıt şekli: Buharî'nin hadîsi:
Meâli: Katâde demiş: Ben işittim ki; Enes (R.A.) diyordu: "Bir gün Medine'y hücum ediliyor tarzında
bir şâyia duyuldu. Resul-i Ekrem (A.S.M.) Ebu Talha'dan bir at emanet aldı, o ata "mendup" deniliyordu.
Peygamber o ata bindi, gitti. Döndüğünde Sahabelere demiş ki: "Hiçbir şey yok.. ve ben bunu gayet güzel
yürüyüşlü bir at olarak buldum."
i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'a tahiyye-i ikram nev'inden secde edip konuşmuş. Ve birkaç tarikte haber veriliyor ki: O deve bir bağda kızmış, vahşi olmuş; yanına kimseyi sokmuyor, hücum ediyordu. Resul-iEkrem Aleyhissalâtü Vesselâm girdi; deve geldi, ikramen secde etti, yanında Aleyhissalâtü Vesselâm'adedi: "Beni çok meşakkatli şeylerde çalıştırdılar, şimdi de beni kesmek istiyorlar. Onun için kızdım." Deve sahibine söyledi: "Böyle midir?" "Evet" dediler.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 153
Me'hazler: (Bu hadîs rivayet tarikleri itibariyle mütevatirdir. Bak: Nazm-ul Mütenasir Fil Hadîs-il
Mütevatir sh: 137)
Müstedrek-ül Hâkim 2/99, 100 ve 618, Zehebî sıhhatini ikrar etmiş; Cem'-ül Fevaid 2/428; Müsned-i
Ahmed 3/158, 310 ve 4/170, 172, 173 ve 6/76; Sünen-i Daremî Mukaddeme, bab:3 hadîs no: 18 ve 28; El
Feth-ür Rabbanî Şerh-i Müsned 22/50-51, birkaç hadîs ve rivayet şekli; İbn-i Mace 1/121 hadîs no: 335;
Ebu Davud, Taharet 1/1; Mecma-uz Zevaid 9/4, 7, 8 İmam-ı Heysemî demiş: "Hadîsin râvileri mutemed
kişilerdir"; Eş-Şifa 1/312; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/636; Müsned-i Ahmed - Tahkik-i Ahmed Şâkir
4/173 hadîs no: 1745; Nesim-ür Riyad - Hafacî 3/87; Delâil-ün Nübüvve - Ebu Nuaym 2/380, 381 ve 387
hadîs no: 327 ve 329; El-Bidaye Ven-Nihaye - İbn-i Kesir 6/135; Sahih-i Müslim 1/268 hadîs no: 79; El
Musannef - İbn-i Ebi Şeybe 11/473
Zabıt şekli: Üstad Bediüzzaman Hazretleri bir çok tariklerle ve ayrı ayrı şekil, tarz ve yerlerde vuku'
bulmuş olan deve hâdiselerini, bir tek mes'ele halinde ve ondan da sadece bir nümûne vererek
kaydetmiştir. Yoksa, deve hâdisesi bir kaç defa ayrı ayrı zamanlarda vuku' bulduğu, hadîs ve siyer
kitaplarını tetebbu' eden kimselerce mâlumdur. Burada Hz. Üstad'ın kaydettiği şekildeki hâdise aynendir.
421/214- «Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın Abdâ ismindeki devesi,
vefat-ı Nebevîden sonra kederinden ne yedi, ne içti, tâ öldü. Hem o deve, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü
Vesselâm ile mühim bir kıssayı konuştuğunu, Ebu İshak-ı İsferanî gibi bazı mühim imamlar haber
vermişler.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 153
Me'hazler: Nûr-ul Ebsar - Şeblencî sh: 56; Eş-Şifa 1/313; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/637
Zabıt şekli: Şerh-üş Şifa'da, Aliyy-ül Karî, Abdâ'nın, Resul-i Ekrem'le konuştuğu sözler hakkında
şunları yazmış: "O deve Resul-i Ekrem'e (A.S.M.) hâl ve durumunu anlattığı gibi, Risalet ve
Peygamberliğini de ikrar etmiştir."
422/215- «Nakl-i sahih ile; Câbir İbn-i Abdullah'ın bir seferde devesi çok yorulmuştu, daha
yürüyemiyordu. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm o deveye ufak bir dürtmek için dürttü. O deve, o
iltifat-ı Ahmedî'den o kadar bir çeviklik, bir sevinçlik peyda etti ki; daha sür'atinden dizgini
zaptedilmiyor, yolda yetişilmiyordu. Hazret-i Câbir haber veriyor.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 153
Me'hazler: Eş-Şifa 1/331; Şerh-üş Şifa, Nesim-ür Riyad - Hafacî 1/145; keza Aliyy-ül Karî 1/667;
Sahih-i Buharî 7/6; El-Hasais-ül Kübra 1/563 ve 2/259-260; El-Feth-ür Rabbanî Şerh-i Müsned 22/52;
Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 6/151, 155 birkaç rivayet şekliyle; Kenz-ul Ummal 12/369; Sahih-i Müslim
3/1222; Feth-ül Barî 1/122
Zabıt şekli: Sahih-i Müslim'deki hadîs: O deveyi Resul-i Ekrem (A.S.M.) Câbir bin Abdullah'dan beş
ukkiye altına satın aldığını, Medine'ye döndüklerinde bir ukkiye altın daha arttırdığını, sonra tekrar deveyi
Câbir bin Abdullah'a hediye ettiğin kaydetmiş.
423/216- «Başta İmam-ı Buharî, eimme-i hadîs haber veriyorlar ki: Bir def'a gecede, Medine-i
Münevvere'nin hâricinde, düşman hücum ediyor gibi mühim bir hâdise işaa edildi. Sonra cesur atlılar
çıktılar, gittiler. Yolda görüyorlar ki, bir zât geliyor. Baktılar, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'dır.
Ferman etmiş: "Birşey yoktur." Meşhur Ebu Talha'nın atına binip, şecaat-i kudsiyesi muktezasınca,
herkesten evvel gitmiş, tahkik etmiş ve dönmüştü. Ebu Talha'ya ferman etmiş: Yani: "Senin atın
sarsmadan, gayet çabuktur." Halbuki Ebu Talha'nın atı, katuf tabir edilen yürüyüşsüz kısmından idi. O
geceden sonra, hiçbir at ona karşı yürüyüşte mukabele etmiyordu.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 153 Me'hazler: Sahih-i Buharî 3/216; Sahih-i Müslim 4/1803 hadîs no: 2307 ve 5/35; Müsned-i Ahmed 3/147, 185, 232 ve 271; El-Musannef - San'anî 427; Mişkât-ül Masabih hadîs no: 5905; Cem'-ül Fevaid 2/446; Sıfat-üs Safve - Ebu-l Ferec İbn-ül Cevzî 1/178; Eş-Şifa 1/330; Nesim-ür Riyad - Hafacî 3/145;
Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/666; Şerh-üs Sünne - Begavî 3/251; Ebu Davud hadîs no: 10/10395; Delâil
ün Nübüvve - Ebu Nuaym 2/439; Feth-ül Barî Şerh-i Buharî 6/463; El-Câmi' Li-Şuab-il İman - Beyhakî
4/24: İbn-i Mace 2/926 hadîs no: 2772; Tabakat-ı İbn-i Sa'd 1/373; Ahlâk-un Nebi - Ebu-ş Şeyh sh: 6; Es
Sünen-ül Kübra - Beyhakî 9/170; Delâil-ün Nübüvve- Beyhakî 1/313
Zabıt şekli: Buharî'nin hadîsi:
Meâli: Katâde demiş: Ben işittim ki; Enes (R.A.) diyordu: "Bir gün Medine'y hücum ediliyor tarzında
bir şâyia duyuldu. Resul-i Ekrem (A.S.M.) Ebu Talha'dan bir at emanet aldı, o ata "mendup" deniliyordu.
Peygamber o ata bindi, gitti. Döndüğünde Sahabelere demiş ki: "Hiçbir şey yok.. ve ben bunu gayet güzel
yürüyüşlü bir at olarak buldum."
Ses Yok