Kudsi Kaynaklar | Kudsi Kaynaklar | 288
(1-445)
RESUL-İ EKREM'İN HIFZ VE İSMETİYLE ALÂKADAR MU'CİZELER
441/234- «Ehl-i siyer ve hadîs, müttefikan haber veriyorlar ki: Kureyş kabilesi, Resul-i Ekrem
Aleyhissalâtü Vesselâm'ı öldürtmek için, kat'î ittifak ettiler. Hattâ insan sûretine girmiş bir şeytanın
tedbiriyle, Kureyş içine fitne düşmemek için, her kabileden lâakal bir adam içinde bulunup, ikiyüze
yakıın, Ebu Cehil ve Ebu Leheb'in taht-ı hükmünde olarak, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın
hane-i saadetini bastılar. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın yanında Hazret-i Ali vardı. Ona dedi:
"Sen bu gece benim yatağımda yat." Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm beklemiş, tâ Kureyş gelmiş,
bütün hanenin etrafını tutmuşlar. O vakit çıktı, bir parça toprak başlarına attı. Hiç birisi O'nu görmedi,
içlerinden çıktı gitti. ilh...»
Risalede yeri: Mektubat sh: 158
Me'hazler: Müsned-i Ahmed - Tahkik-i Ahmed Şâkir 4/269 hadîs no: 2762 (kitabın muhakkiki,
hadîsin senedi için sahihtir demiş); El-Hasais-ül Kübra- Suyutî 1/319, 458 ve 461; Delâil-ün Nübüvve Beyhakî 2/465; Mecma-uz Zevaid 2/228; Eş-Şifa 1/349; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/713; Cem'-ül
Fevaid 2/482-484; Delâil-ün Nübüvve - Ebu Nuaym 1/202-204; Er-Rahik - Safiyy-ür Rahman sh: 189
(insan sûretine girmiş bir şeytanın,Mekke'de Dâr-ün Nedve denilen yerde o tedbiri Kureyş'e söylediğini
yazmaktadır.) Keza Tefsir-i Ruh-ul Beyan - Burusevî 3/339 ve 431'de şeytanın yaşlı bir insan şeklinde
gelerek,"Ben Necid'liyim" deyip, Kureyş'e Dâr-ün Nedve'de o tedbiri teklif ettiğini kaydetmiştir.
Zabıt şekli: Hadîs veya hâdisesinde Resul-i Ekrem'in Hazret-i Ali'ye; "Sen bu gece yatağımda yat"
demesi ve sonra Kureyş'in ortasından vurup çıkması bütün sahih rivayetlerde aynı tarzdadır. Ancak Resul
i Ekrem'in Gâr-ı Hira'da saklanması ve güvercin ve örümceğin O'nu muhafaza için mâlum tavrı almasalır
noktası ise, hadîslerin zabıtlarında, Gâr-ı Hira yerine Gâr-ı Sevr diye geçmektedir. Bununla beraber
Hazret-i Üstad'ın bu mes'elede Gâr-ı Hira diye yazmasının bazı hikmetleri ve me'haz kitaplarda ipuçları
için, 342 ve 415 no.lu kısımlardaki bazı me'hazlere bakılabilir.
442/235- Bu numaradaki mes'ele, az üstte bahsi ve tahkiki yapılmış Gâr-ı Sevr ve Gâr-ı Hira hususları
mes'elesidir ki; Hazret-i Üstad, Resul-i Ekrem'in Kureyş'in öldürmek için hane-i saadetini bastıklarında,
içlerinden çıkıp gitmesi ve Gâr-ı Hira'da beklemesi ve örümcek ve güvercinlerin mâlum durumları
hakkındadır.
Risalede yeri: Mektubat sh: 158
Me'hazler: Bu kısmın me'hazleri bu kitabın iki-üç yerinde tekrarlanmış. Meselâ üstteki numarada
bunun bahsi yapılmış ve izahat verilmiştir. Bununla beraber yeniden bir hatırlatma kabilinden bazı
me'hazlerin isimlerini veriyoruz:
Eş-Şifa - Kadı İyaz 1/349; Nesim-ür Riyad - Hafacî 3/236; Şerh-üş Şifa - Alliy-ül Karî 1/713; Delâil
ün Nübüvve - Beyhakî 2/471
Zabıt şekli: Az üstte bu mes'eleye dair izahat verildiğinden ayrı bir şey yazmaya gerek duyulmadı.
443/236- «Vâkıat-ı kat'iyedendir ki, mağaradan çıkıp Medine tarafına gittikleri vakit, Kureyş rüesası
mühim bir mal mukabilinde, Süraka isminde gayet cesur bir adamı gönderdiler; tâ takip edip, onları
öldürmeye çalışsın. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Ebu Bekir-is Sıddîk ile beraber gârdan çıkıp
giderken gördüler ki, Süraka geliyor. Ebu Bekir-i Sıddık telâş etti. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm
mağarada dediği gibi: dedi. Süraka'ya bir baktı, Süraka'nın atının ayakları yere saplandı kaldı. Tekrar
kurtuldu, yine takip etti. Tekrar atının ayaklarının saplandığı yerden duman gibi birşey çıkıyordu. O vakit
anladı ki: Ne onun elinden ve ne de kimsenin elinden gelmez ki, ona ilişsin. "El-Aman!" dedi. Resul-i
Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm aman verdi. Fakat dedi: "Git öyle yap ki, başkası gelmesin!"»
Risalede yeri: Mektubat sh: 158
Me'hazler: Sahih-i Buharî 4/246, bizzat Hazret-i Ebu Bekir'den rivayet, 5/77 ve 79; Sahih-i İbn-i
Hibban 8/65, 9/11, yine aynı kanaldan; Şerh-üs Sünne -Begavî 13/368, Berra' bin Âiz'den nakil; Cem'-ül
Fevaid 2/76-78, birkaç kanal dönmesi ve mâcerayı bir şiir ile Ebu Cehl'e söylemesi; Eş-Şifa - Kadı İyaz
1/350; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/714; Sahih-i Müslim 4/2310 hadîs no: 2009; Delâil-ün Nübüvve
Beyhakî 2/483; Hayat-üs Sahabe 1/341 âyetinden iktibas şeklinde lafzıyla olduğu kayıtlıdır.
Zabıt şekli: Buharî'nin hadîsi, Ebu Bekir-is Sıddık (R.A.) ve bizzat Süraka'dan rivayet edilmektedir.
Aşağı yukarı Hazret-i Üstad'ın hülâsaten yazdığı gibidir. El-Hasais-ül Kübra'da; İbn-i Ebi Sa'da, Beyhakî
ve Ebu Nuaym'in Hazret-i Enes'ten rivayet ettikleri bir hadîsde, Süraka geri Mekke'ye döndüğünde, Ebu
Cehl'e mâcera ve hâdiseyi şu şiirle dile getirmiştir:
Kısaca Türkçesi: "Ey Ebu-l Hakem (Ebu Cehil)! Vallahi eğer sen benim atımın ayakları yere nasıl
saplandığını görmüş olsaydın; şeksiz olarak bilecektin ki, Muhammed bürhan ile, mu'cize ile
Peygamberdir, anlayacaktın. Elbette iş böyle olunca da, sen söyle, O'na kim karşı gelebilir.?"
Ses Yok