Kudsi Kaynaklar | Kudsi Kaynaklar | 295
(1-445)
465/258- «Hem bunlar gibi Selman-ül Farisî, o da evvel nasranî idi. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü
Vesselâm'ın evsafını gördükten sonra, onu arıyordu.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 164
Me'hazler: Feth-ül Barî Şerh-i Buharî - İbn-i Hacer 7/277; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 2/82-10; El
Bidaye Ven-Nihaye 2/310-316; Müsned-i Ahmed 5/437; Sîret-i İbn-i Hişşam 1/233; Delâil-ün Nübüvve
Ebu Nuaym hadîs no:
213; Tarih-ül İslâm - Zehebî 2/51; Müstedrek-ül Hâkim 3/604; Eş-Şifa 1/364; Şerh-üş Şifa 1/364; Şerh-üş
Şifa - Aliyy-ül Karî 1/670; Hüccetullah Ale-l Âlemîn - Nebhanî sh: 144; Delâil-ün Nübüvve - Ebu Nuaym
1/258-264
Zabıt şekli: Hazret-i Selman-ı Pâk'in (R.A.) hayat hikâyesi gayet meşhur ve hattâ tevatür derecesinde
sahih olduğundan ve herkes onu duymuş olmasından, başka birşey yazmaya gerek duymadık.
466/259- «Temim namında mühim bir âlim, hem meşhur Habeş Reisi Necaşî, hem Habeş nasarası,
hem Necran papazları; bütün müttefikan haber veriyorlar ki: Biz, evsaf-ı Nebeviyeyi kitaplarımızda
gördük, onun için imana geldik.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 164
Me'hazler: Eş-Şifa 1/364; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/744-746; Risale-i Hamidiye - Hüseyn-i Cisrî,
Türkçe Terceme 1/240; Hücetullah Ale-l Âlemîn - Nebhanî sh: 163
Zabıt şekli: Habeş Meliki Necaşî ve Habeş nasarasının bahsi ve me'hazleri, 462 no.lu bölümde
geçmiştir. Amma Necran papazlarının kıssa ve hikâyelerini ise, kaydedilen me'haz kitaplara havale edere,yalnız Temim-üd Darî'nin müslüman oluşu ve Resul-i Ekrem'e (A.S.M.) "Bir adada bağlı bulunan mesih-i deccal hakkında mâcerasını anlatan zât o olduğu yazılıdır. Onun o hadîsi de, Sahih-i Müslim 4/2262 sahifesindeki hadîstir ki, Resul-i Ekrem (A.S.M.) Temim'den naklen o hâdiseyi beyan buyurmuşlardır.
Sair uzun kıssaları ve Peygamberimizle olan konuşmalarını uzunca kaydetmek mümkün olamadığından
kısa kestik.
KÜTÜB-Ü SÂBIKADAKİ ÂYETLERDEN NÜMÛNELİK BİRKAÇI
Kütüb-ü sâbıkada Hazret-i Resul-i Ekrem olan Hazret-i Muhammed (A.S.M.) hakkında müjde veren
ve işaret eden âyetlerden tesbit edilmiş olanları hayli çoktur. Bunların bazı me'haz kitapları 138 no.lu
kısımda fihriste halinde verilmiştir, oraya da müracaat edilebilir. Hazret-i Üstad Bediüzzaman, hayli
kesretli olan bu âyetlerin içerisinden nümûne için sadece otuz tane âyeti seçmiştir. Bu seçilen âyetlerin bir çoğu da, asr-ı saadette, henüz çok tahrifata mâruz kalmamış olan Kütüb-ü Sâbıka'dan tesbit edilmiş
âyetlerdir. Resul-i Ekrem'in (A.S.M.) zuhurundan sonra, o kitaplar artık durmadan tahrif üstüne tahriflere
mâruz kalmışlardır. Bu davanın şâhidi ise, son asrımızda Hindli Şeyh Rahmetullah "İzhar-ül Hak" isimli
eserinde bu mes'elede yaptığı tahkikat ile gösterdiği deliller bunun ispatıdır. Lâkin yine de ve buna
rağmen, son asırda Hüseyin-i Cisrî Risale-i Hamidiye'sinde Peygamberimize işaret eden yüzondört âyeti tesbit edebilmiştir.
Bediüzzaman Hazretleri nümûne kabilinden kaydetmiş olduğu gelecek otuz kadar âyetlerin
me'hazlerini, şimdi bu zamanda o Kütüb-ü Mukaddese'de arayıp aynısıyla bulmak elbette ki mümkün
değildir. Çünkü bu gün o kitaplar allak-bullak olmuş bir durumdadır. Bununla beraber bu âyetlerden
Üstad Hazretleri bazılarını, eskiden Türkçeye tercüme edilmiş olan İncil ve sair kitaplardan, bab ve âyet
numarasını vererek kaydetmiş. Evliya Çelebî'nin Seyahatname kitabından da bir âyeti zikretmiş. Bu
durumda; biz sadece Hazret-i Üstad tarafından, gerek Arabça olarak kaydedilmiş, gerekse Türkçeye
tercüme edilmiş âyetlerin asıllarını hadîs ve siyer kitaplarından me'hazlerini vermeye çalışacağız. Bu
âyetlerin tek-tük bazı me'hazlerini Hüseyn-i Cisrî'den de göstereceğiz.
Eski Kitap Âyetleri
467/260- «Zebur'da şöyle bir âyet var: "Mukîm-üs Sünne" ise, ism-i Ahmedîdir.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 165
Me'hazler: Hüccetullah Ale-l Âlemîn Fi-Mu'cizat-ı Seyyid-il Mürselim - Şeyh Yusuf Nebhanî sh: 104
ve 1115
Zabıt şekli: İki tarzda me'hazlerde zabtedilmiştir:
Meâlleri:
1- "Ey Allah'ım! Sünneti yaşayıp yaşatacak birisini gönder, tâ ki insanlar bilsinler ki; O da bir
beşerdir."
2- "Ey Allah'ım! Bize Muhammed'in gönder. O Muhammed ki, fetretten sonra sünneti ikame edendir."
468/261- «İncil'in âyeti: (*)
Yani: "Ben gidiyorum, tâ size Faraklit gelsin!" Yani, Ahmed gelsin.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 165
Me'hazler: Es-Sîret-ül Halebiye 1/352; Türkçe Terceme Risalet-i Hamidiye 1/250; El-Mevabih-ül Ledünniye 6/201
Zabıt şekli: Meâli: Hazret-i İsa demiş: "Ben Allah'tan istiyorum ki, size son Baraklit'i göndersin. Tâ ki sizinle
ebede kadar beraber ola."
________________________________
(*) "El-Eb" tabiri, Sâhih ve Rabb mânasında iken, maalesef Hristiyanlık teslis akidesi onu başka
mecraya çevirmiş, hakikattan uzaklaşmıştır. (A.B.)
Vesselâm'ın evsafını gördükten sonra, onu arıyordu.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 164
Me'hazler: Feth-ül Barî Şerh-i Buharî - İbn-i Hacer 7/277; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 2/82-10; El
Bidaye Ven-Nihaye 2/310-316; Müsned-i Ahmed 5/437; Sîret-i İbn-i Hişşam 1/233; Delâil-ün Nübüvve
Ebu Nuaym hadîs no:
213; Tarih-ül İslâm - Zehebî 2/51; Müstedrek-ül Hâkim 3/604; Eş-Şifa 1/364; Şerh-üş Şifa 1/364; Şerh-üş
Şifa - Aliyy-ül Karî 1/670; Hüccetullah Ale-l Âlemîn - Nebhanî sh: 144; Delâil-ün Nübüvve - Ebu Nuaym
1/258-264
Zabıt şekli: Hazret-i Selman-ı Pâk'in (R.A.) hayat hikâyesi gayet meşhur ve hattâ tevatür derecesinde
sahih olduğundan ve herkes onu duymuş olmasından, başka birşey yazmaya gerek duymadık.
466/259- «Temim namında mühim bir âlim, hem meşhur Habeş Reisi Necaşî, hem Habeş nasarası,
hem Necran papazları; bütün müttefikan haber veriyorlar ki: Biz, evsaf-ı Nebeviyeyi kitaplarımızda
gördük, onun için imana geldik.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 164
Me'hazler: Eş-Şifa 1/364; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/744-746; Risale-i Hamidiye - Hüseyn-i Cisrî,
Türkçe Terceme 1/240; Hücetullah Ale-l Âlemîn - Nebhanî sh: 163
Zabıt şekli: Habeş Meliki Necaşî ve Habeş nasarasının bahsi ve me'hazleri, 462 no.lu bölümde
geçmiştir. Amma Necran papazlarının kıssa ve hikâyelerini ise, kaydedilen me'haz kitaplara havale edere,yalnız Temim-üd Darî'nin müslüman oluşu ve Resul-i Ekrem'e (A.S.M.) "Bir adada bağlı bulunan mesih-i deccal hakkında mâcerasını anlatan zât o olduğu yazılıdır. Onun o hadîsi de, Sahih-i Müslim 4/2262 sahifesindeki hadîstir ki, Resul-i Ekrem (A.S.M.) Temim'den naklen o hâdiseyi beyan buyurmuşlardır.
Sair uzun kıssaları ve Peygamberimizle olan konuşmalarını uzunca kaydetmek mümkün olamadığından
kısa kestik.
KÜTÜB-Ü SÂBIKADAKİ ÂYETLERDEN NÜMÛNELİK BİRKAÇI
Kütüb-ü sâbıkada Hazret-i Resul-i Ekrem olan Hazret-i Muhammed (A.S.M.) hakkında müjde veren
ve işaret eden âyetlerden tesbit edilmiş olanları hayli çoktur. Bunların bazı me'haz kitapları 138 no.lu
kısımda fihriste halinde verilmiştir, oraya da müracaat edilebilir. Hazret-i Üstad Bediüzzaman, hayli
kesretli olan bu âyetlerin içerisinden nümûne için sadece otuz tane âyeti seçmiştir. Bu seçilen âyetlerin bir çoğu da, asr-ı saadette, henüz çok tahrifata mâruz kalmamış olan Kütüb-ü Sâbıka'dan tesbit edilmiş
âyetlerdir. Resul-i Ekrem'in (A.S.M.) zuhurundan sonra, o kitaplar artık durmadan tahrif üstüne tahriflere
mâruz kalmışlardır. Bu davanın şâhidi ise, son asrımızda Hindli Şeyh Rahmetullah "İzhar-ül Hak" isimli
eserinde bu mes'elede yaptığı tahkikat ile gösterdiği deliller bunun ispatıdır. Lâkin yine de ve buna
rağmen, son asırda Hüseyin-i Cisrî Risale-i Hamidiye'sinde Peygamberimize işaret eden yüzondört âyeti tesbit edebilmiştir.
Bediüzzaman Hazretleri nümûne kabilinden kaydetmiş olduğu gelecek otuz kadar âyetlerin
me'hazlerini, şimdi bu zamanda o Kütüb-ü Mukaddese'de arayıp aynısıyla bulmak elbette ki mümkün
değildir. Çünkü bu gün o kitaplar allak-bullak olmuş bir durumdadır. Bununla beraber bu âyetlerden
Üstad Hazretleri bazılarını, eskiden Türkçeye tercüme edilmiş olan İncil ve sair kitaplardan, bab ve âyet
numarasını vererek kaydetmiş. Evliya Çelebî'nin Seyahatname kitabından da bir âyeti zikretmiş. Bu
durumda; biz sadece Hazret-i Üstad tarafından, gerek Arabça olarak kaydedilmiş, gerekse Türkçeye
tercüme edilmiş âyetlerin asıllarını hadîs ve siyer kitaplarından me'hazlerini vermeye çalışacağız. Bu
âyetlerin tek-tük bazı me'hazlerini Hüseyn-i Cisrî'den de göstereceğiz.
Eski Kitap Âyetleri
467/260- «Zebur'da şöyle bir âyet var: "Mukîm-üs Sünne" ise, ism-i Ahmedîdir.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 165
Me'hazler: Hüccetullah Ale-l Âlemîn Fi-Mu'cizat-ı Seyyid-il Mürselim - Şeyh Yusuf Nebhanî sh: 104
ve 1115
Zabıt şekli: İki tarzda me'hazlerde zabtedilmiştir:
Meâlleri:
1- "Ey Allah'ım! Sünneti yaşayıp yaşatacak birisini gönder, tâ ki insanlar bilsinler ki; O da bir
beşerdir."
2- "Ey Allah'ım! Bize Muhammed'in gönder. O Muhammed ki, fetretten sonra sünneti ikame edendir."
468/261- «İncil'in âyeti: (*)
Yani: "Ben gidiyorum, tâ size Faraklit gelsin!" Yani, Ahmed gelsin.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 165
Me'hazler: Es-Sîret-ül Halebiye 1/352; Türkçe Terceme Risalet-i Hamidiye 1/250; El-Mevabih-ül Ledünniye 6/201
Zabıt şekli: Meâli: Hazret-i İsa demiş: "Ben Allah'tan istiyorum ki, size son Baraklit'i göndersin. Tâ ki sizinle
ebede kadar beraber ola."
________________________________
(*) "El-Eb" tabiri, Sâhih ve Rabb mânasında iken, maalesef Hristiyanlık teslis akidesi onu başka
mecraya çevirmiş, hakikattan uzaklaşmıştır. (A.B.)
Ses Yok