Kudsi Kaynaklar | Kudsi Kaynaklar | 296
(1-445)
469/262- «İncil'in ikinci bir âyeti:
Risalede yeri: Mektubat sh: 165
Me'hazler: Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/743; Hüccettullah Ale-l Âlemîn - Nebhanî sh: 99; Türkçe
Terceme Risale-i Hamidiye 1/255; İncil-i Yuhanna Bab: 14; Osmanlıca İncil sh: 139
Zabıt şekli: Meâli: Hazret-i İsa demiş: "Eğer beni seviyorsanız benim size edeceğim vasiyetimi muhafaza ediniz.
Ben Rabb-i Tealâ'dan istiyorum ki, size son Faraklit'i versin. Tâ ki sizinle ebede kadar sebat içinde devam
etsin."
470/263- «Tevratıh âyeti:
Yani: Hazret-i İsmail'in validesi olan Hacer, evlâd sahibesi olacak ve onun evlâdından öyle birisi
çıkacak ki, o veledin eli, umumun fevkinde olacak ve umumun eli huşû' ve itaatle ona açılacak.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 165
Me'hazler: Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/743; Hüccetullah Ale-l Âlemîn - Nebhanî sh: 105-106
Zabıt şekli: Son cümlesinden başka, diğer kısmı aşağı yukarı Hazret-i Üstad'ın kaydettiği gibidir. Son
cümlesi de şöyledir:
Yani: "O'nun eli umumun üstünde olacak ve bütün eller onu huzu' ile uzatılmış olacak."
471/2634- «Tevrat'ın ikinci bir âyeti:
Risalede yeri: Mektubat sh: 165
Me'hazler: Es-Sîret-ül Halebiye 1/347, yakın lafızlarla aynı âyet: Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/743;
El-Mevabih-ül Ledünniye - Kastalanî 6/200; Hüccetullah Ale-l Âlemîn - Nebhanî sh: 86
Zabıt şekli: İslâm âlimlerinin muhakkikleri; Hristiyanların iddiaları olan ki; Musa'dan sonra,
müjdelenen Peygamber Hazret-i İsa'dır diye iddialarını, bu sarih âyet ile çürütmüşlerdir. Çünki, Benî
İsrail'in kardeşi; Hristiyanların dava ettiği gibi, yine Benî-İsrail değil, belki Hazret-i İsmail (A.S.)
evlâdından gelecek olan bir Peygamber'i gösteriyor. Zira me'hazlerde lafzıyladır. O ise, Hazret-i İsmail
ile Hazret-i İshak, İbrahim Aleyhisselâm'ın oğullarıdır.. ve birbirinin öz kardeşidirler. Âyette de
görüldüğü gibi: "Ben onların kardeşlerinin neslinden bir Peygamber göndereceğim." demektedir.
472/265- «Tevrat'ın üçüncü bir âyeti:
Risalede yeri: Mektubat sh: 166
Me'hazler: Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/746; Hüccetullah Ale-l Âlemîn - Nebhanî sh: 107-118
Zabıt şekli: Aslı uzun bir âyettir. Hazret-i Üstad, sadece bir kısmını almış. Aldığı kısım âyetin
metniyle aynendir.
Meâli: Hazret-i Musa Cenab-ı Hakk'a münâcât ederek dedi ki: "Ya Rabb! Ben Tevrat'ta bir ümmetin
ahvalini söyleyen bir yer görüyorum. O ümmet, ümmetlerin en hayırlı ümmeti olup, insanları ma'rufa emir
ve münkerden nehyedecekler ve Allah'a hakkıyla iman edecekler. O ümmeti benim ümmetim yap!" Cenab-ı Hak ona bildirmiş ki: "O ümmet Muhammed'in ümmetidir."
473/266- "Muhammed" ismi, eski kitaplarda "Himyata, Münhamenna ve Müşeffah"tır.
Risalede yeri: Mektubat sh: 166 Me'hazler: Hüccetullah Ale-l Âlemîn - Nebhanî sh: 112-113; El-Mevabih-ül Ledünniye - Kastalanî 6/189
Zabıt şekli: Aynen Hazret-i Üstad'ın kaydettiği tarzdadır. Bu isimler, eski kitapların ayrı ayrı
âyetlerinde bulunmaktadır.474/267- «Zebur'un âyeti:Risalede yeri: Mektubat sh: 166
Me'hazler: Es-Sîret-ül Halebiye 1/353; Hayat-üs Sahabe 1/18; El-Bidaye Ven- Nihaye - İbn-i Kesir
2/326; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/739 ve 746; Hüccetullah Ale-l Âlemîn - Nebhanî sh: 122
Zabıt şekli:
Meâli: "Ya Davud! Senden sonra bir Peygamber gelecek. O'nun ismi Ahmed ve Muhammed ve Sâdık
olacak. Ben O'na ebediyyen hiç kızmayacağım."
475/268- «Abdullah İbn-i Amr İbn-il Âs ve meşhur ülema-i Yehud'dan en evvel İslâm'a gelen
Abdullah İbn-i Selâm ve meşhur Kâ'b-ül Ahbar denilen Benî-İsrail'in allâmelerinden; o zamanda daha çok
tahrifata uğramıyan Tevrat'ta aynen şu gelecek âyeti ilan ederek göstermişler. Âyetin bir parçası şudur ki:
Hazret-i Musa ile hitabdan sonra, gelecek peygambere hitaben şöyle diyor:
Risalede yeri: Mektubat sh: 166
Me'hazler: Es-Sîret-ül Halebiye 1/346; Sünen-i Daremî 1/14-15; Hayat-üs Sahabe 1/17; El-Bidaye
Ven-Nihaye - İbn-i Kesir 2/326; Hüccetullah Ale-l Âlemîn - Nebhanî sh: 105 ve 135; Eş-Şerîa - Acürrî sh:
444 ve 452
Zabıt şekli: Ufak tefek bazı lafızlar hâriç, âyetin sair kısmı aynen Hazret-i Üstad'ın kaydettiği
tarzdadır. Yalnız onun devamında: cümlesi vardır.
Meâli: Hem Üstad'ın kaydettiği Arabça kısmının ve hem de zabıt şeklindeki devamının meâlidir:
"Ey Peygamber-i Zîşan! Biz muhakkak ki, seni hem şâhid hem müjdeleyici, hem de korkutucu olarak..
ve hem de ümmîler cemaatına bir mesned olarak gönderdik. Sen benim abdimsin. Ben seni mütevekkil
ismiyle isimlendirdim. Öyle bir mütevvekkil ki, ne çok katı kalbli, ne de sokaklarda kibirli kibirli
yürüyenlerden yaptım.. ve ne de o Peygamber kötülüğe karşı kötülükle mukabele etmez. Belki daima
afveder ve bağışlar. Cenab-ı Allah O'nun ruhunu almaz, tâ ki eğriliğe girmiş olan din yolunu
doğrultuncaya kadar.. hem tâ ki, herkes "Lâilahe İllallah" deyinceye kadar... Hem O Peygamber'le kör
gözleri açacak, sağır kulakları işitir hale getirecek ve gaflet içinde ölmüş olan kalbleri diriltecektir."
Ses Yok