Kudsi Kaynaklar | Kudsi Kaynaklar | 293
(1-445)
456/249- Rum Meliki Mukavkis namında Mısır hâkimi gayr-ı müslim kaldığı halde ikrar etmiş ki:
Evet kitaplarımızda onun evsafı vardır, ondan bahsediyorlar.
Risalede yeri: Mektubat sh: 163
Me'hazler: El-Hasais-ül Kübra 2/139; Eş-Şifa 1/384; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/744-745; El-Bidaye
Ven-Nihaye - İbn-i Kesir 4/80, 81 ve 272; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 3/362; El-Megazî - Vakidî sh:
403-404; Es-Sîret-üş Şamiye 4/463; Sıfat-üs Safve - Ebu-l Ferec İbn-i Cevzî 1/88; Hüccetullah Ale-l
Âlemîn - Nebhanî sh: 136; Delâil-ün Nübüvve - Ebu Nuaym 1/85
Zabıt şekli: Beyhakî ve Suyutî'nin tahric ve tashihleriyle, Hâtıb bin Beltaa'dan rivayet şöyledir: "Resul
i Ekrem (A.S.M.) beni İskenderiye kralı Mukavkıs'a gönderdi. Ben Peygamber'in mektubunu alıp ona
götürdüm. Mukavkıs beni kendi hususî evinde misafir etti. Onun yanında bir müddet kaldım. Sonra, kendi
patriklerini topladığı bir günde beni de çağırdı ve bana dedi ki: "Şimdi sana bir söz söyleyeceğim, beni
anlamanı istiyorum."
Dedim: "Nedir söyle!"
Dedi: "Seni gönderen o kimseden haber ver, o Peygamber midir?"
Dedim: "Evet, o Resulullah'tır."
Dedi: "Peki madem Peygamberdir, neden kendi kavmiyle başedemedi, tâ onu kendi beldesinden
çıkarıp başka yere gönderdiler."
Ben de dedim: "Sen İsa'nın Peygamber olduğunu kabul edip iman ediyor musun? Neden onun kavmi
ona karşı isyan edip onu asmak istediler de; o, onların helâki için beddua etmedi, tâ Cenab-ı Allah onu
göklere çıkardı." Bunun üzerine Mukavkıs dedi ki: "Sen büyük bir hakîmin yanından gelen bir
hakîmsin..."
Diğer bir rivayette Mukavkıs, Peygamber'in mektubunu okuduktan ve elçisini dinledikten sonra demiş
ki: "Evet, o bütün insanlara irsal edilmiş bir Peygamber'dir. İsa bin Meryem de bunu böyle haber vermiş
ve ona tâbi' olmayı emretmiştir."
457/250- «Ülema-i Yehud'un en meşhurlarından İbn-i Suriya ve İbn-i Ahtab ve onun kardeşi Kâ'b Bin
Esed ve Zübeyr Bin Bâtıya gibi meşhur ulema ve reisler, gayr-ı müslim kaldıkları halde ikrar etmişler ki:
Evet kitaplarımızda onun evsafı vardır, ondan bahsediyorlar.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 163
Me'hazler: Eş-Şifa - Kadı İyaz 1-366; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/744-745; El-Bidaye Ven-Nihaye
4/80-81 ve 272; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 3/361-362; El-Megazî - Vâkidî sh: 403-404; Sıfat-üs Safve
- Ebu-l Ferec İbn-ül Cevzî 1/88; Delâil-ün Nübüvve - Ebu Nuaym 1/79 ve 2/492
Zabıt şekli: Mezkûr yahudî âlimlerinin herbirinin ayrı ayrı mâcera ve hikâyeleri olduğu için,
tafsilatiyle o hikâye ve mâceralarını buraya kaydetmeye gerek görülmedi. Verilen me'hazlerin sahife
numaralarına havele edildi.
458/251- «Hem Yehûdun meşhur ülemasından ve Nasara'nın meşhur kıssîslerinden, kütüb-ü sâbıkada
evsaf-ı Muhammediyeyi (A.S.M.) gördükten sonra inadı terkedip imana gelenler, evsafını Tevrat ve
İncil'de göstermişler ve sair Yahudi ve Nasranî ülemasını onunla ilzam etmişler. Ezcümle, meşhur
Abdullah İbn-i Selâm ve Vehb İbn-i Münebbih ve Ebî Yâsir ve Şâmul ki bu zât, Melik-i Yemen Tübba'
zamanında idi.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 163
Me'hazler: Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 1/367, 2/526 ve 6/240-249; Kenz-ül Ummal 11/401, 12/390
408; Eş-Şifa 1/364; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/739-743; Tirmizî 2/206; Cem'-ül Fevaid 2/453; Mecma
uz Zevaid 8/240
Zabıt şekli: Bu bölümde de bir kaç zâtın hayat ve mes'eleleri bir arada yazıldığı için uzunca tafsilat
vermenin imkânı olmamaktadır. Verdiğimiz me'hazlere havale ederek, yalnız Abdullah bin Selâm'dan
rivayet edilen bir tek sözü buraya kaydediyoruz:
Meâli: "Tevrat'ta Muhammed'in evsafı yazılıdır. İsa (A.S.) onun yanında defnedilecek."
459/252- «Sa'ye'nin iki oğlu olan Esid ve Sa'lebe ki; İbn-i Heyban denilen bir ârif-i billâh bi'setten
evvel Benî-Nadîr Kabilesine misafir olmuş,
demiş. (Yani: Bir peygamberin zuhur etmesi pek yakındır. Şurası da onnu hicret yeridir.) Orada
vefat etmiş. Sonra o kabile Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ile harbettikleri zaman Esid ve Sa'lebe
meydana çıktılar, o kabileye bağırdılar: Yani: İbn-i Heyban'ın haber verdiği zât budur; onunla
harbetmeyiniz"»
Risalede yeri: Mektubat sh: 164
Me'hazler: Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 2/80-81, 4/31; Şerh-üş Şifa -Aliyy-ül Karî 1/744 ve 745;
Hüccetullah Ale-l Âlemîn - Nebhanî sh: 137; Delâil-ün Nübüvve - Ebu Nuaym 1/82
Zabıt şekli: Bu rivayet ve mes'elede iki hâdise vardır. Birisi: İbn-i Heyban'ın Şam'dan gelip,
Medine'deki yahudîlerden Benî-Nadîr kabilesine misafir olması... İkincisi: Sa'yenin iki oğlunun;
Peygambere karşı isyan eden Benî-Nadîr kabilesine İbn-i Heyban'ın sözlerini hatırlamalarıdır. Bu her iki
mes'elenin de rivayet şekilleri, verdiğimiz me'hazlerde tafsilatıyla bulunmaktadır.
Evet kitaplarımızda onun evsafı vardır, ondan bahsediyorlar.
Risalede yeri: Mektubat sh: 163
Me'hazler: El-Hasais-ül Kübra 2/139; Eş-Şifa 1/384; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/744-745; El-Bidaye
Ven-Nihaye - İbn-i Kesir 4/80, 81 ve 272; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 3/362; El-Megazî - Vakidî sh:
403-404; Es-Sîret-üş Şamiye 4/463; Sıfat-üs Safve - Ebu-l Ferec İbn-i Cevzî 1/88; Hüccetullah Ale-l
Âlemîn - Nebhanî sh: 136; Delâil-ün Nübüvve - Ebu Nuaym 1/85
Zabıt şekli: Beyhakî ve Suyutî'nin tahric ve tashihleriyle, Hâtıb bin Beltaa'dan rivayet şöyledir: "Resul
i Ekrem (A.S.M.) beni İskenderiye kralı Mukavkıs'a gönderdi. Ben Peygamber'in mektubunu alıp ona
götürdüm. Mukavkıs beni kendi hususî evinde misafir etti. Onun yanında bir müddet kaldım. Sonra, kendi
patriklerini topladığı bir günde beni de çağırdı ve bana dedi ki: "Şimdi sana bir söz söyleyeceğim, beni
anlamanı istiyorum."
Dedim: "Nedir söyle!"
Dedi: "Seni gönderen o kimseden haber ver, o Peygamber midir?"
Dedim: "Evet, o Resulullah'tır."
Dedi: "Peki madem Peygamberdir, neden kendi kavmiyle başedemedi, tâ onu kendi beldesinden
çıkarıp başka yere gönderdiler."
Ben de dedim: "Sen İsa'nın Peygamber olduğunu kabul edip iman ediyor musun? Neden onun kavmi
ona karşı isyan edip onu asmak istediler de; o, onların helâki için beddua etmedi, tâ Cenab-ı Allah onu
göklere çıkardı." Bunun üzerine Mukavkıs dedi ki: "Sen büyük bir hakîmin yanından gelen bir
hakîmsin..."
Diğer bir rivayette Mukavkıs, Peygamber'in mektubunu okuduktan ve elçisini dinledikten sonra demiş
ki: "Evet, o bütün insanlara irsal edilmiş bir Peygamber'dir. İsa bin Meryem de bunu böyle haber vermiş
ve ona tâbi' olmayı emretmiştir."
457/250- «Ülema-i Yehud'un en meşhurlarından İbn-i Suriya ve İbn-i Ahtab ve onun kardeşi Kâ'b Bin
Esed ve Zübeyr Bin Bâtıya gibi meşhur ulema ve reisler, gayr-ı müslim kaldıkları halde ikrar etmişler ki:
Evet kitaplarımızda onun evsafı vardır, ondan bahsediyorlar.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 163
Me'hazler: Eş-Şifa - Kadı İyaz 1-366; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/744-745; El-Bidaye Ven-Nihaye
4/80-81 ve 272; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 3/361-362; El-Megazî - Vâkidî sh: 403-404; Sıfat-üs Safve
- Ebu-l Ferec İbn-ül Cevzî 1/88; Delâil-ün Nübüvve - Ebu Nuaym 1/79 ve 2/492
Zabıt şekli: Mezkûr yahudî âlimlerinin herbirinin ayrı ayrı mâcera ve hikâyeleri olduğu için,
tafsilatiyle o hikâye ve mâceralarını buraya kaydetmeye gerek görülmedi. Verilen me'hazlerin sahife
numaralarına havele edildi.
458/251- «Hem Yehûdun meşhur ülemasından ve Nasara'nın meşhur kıssîslerinden, kütüb-ü sâbıkada
evsaf-ı Muhammediyeyi (A.S.M.) gördükten sonra inadı terkedip imana gelenler, evsafını Tevrat ve
İncil'de göstermişler ve sair Yahudi ve Nasranî ülemasını onunla ilzam etmişler. Ezcümle, meşhur
Abdullah İbn-i Selâm ve Vehb İbn-i Münebbih ve Ebî Yâsir ve Şâmul ki bu zât, Melik-i Yemen Tübba'
zamanında idi.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 163
Me'hazler: Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 1/367, 2/526 ve 6/240-249; Kenz-ül Ummal 11/401, 12/390
408; Eş-Şifa 1/364; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/739-743; Tirmizî 2/206; Cem'-ül Fevaid 2/453; Mecma
uz Zevaid 8/240
Zabıt şekli: Bu bölümde de bir kaç zâtın hayat ve mes'eleleri bir arada yazıldığı için uzunca tafsilat
vermenin imkânı olmamaktadır. Verdiğimiz me'hazlere havale ederek, yalnız Abdullah bin Selâm'dan
rivayet edilen bir tek sözü buraya kaydediyoruz:
Meâli: "Tevrat'ta Muhammed'in evsafı yazılıdır. İsa (A.S.) onun yanında defnedilecek."
459/252- «Sa'ye'nin iki oğlu olan Esid ve Sa'lebe ki; İbn-i Heyban denilen bir ârif-i billâh bi'setten
evvel Benî-Nadîr Kabilesine misafir olmuş,
demiş. (Yani: Bir peygamberin zuhur etmesi pek yakındır. Şurası da onnu hicret yeridir.) Orada
vefat etmiş. Sonra o kabile Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ile harbettikleri zaman Esid ve Sa'lebe
meydana çıktılar, o kabileye bağırdılar: Yani: İbn-i Heyban'ın haber verdiği zât budur; onunla
harbetmeyiniz"»
Risalede yeri: Mektubat sh: 164
Me'hazler: Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 2/80-81, 4/31; Şerh-üş Şifa -Aliyy-ül Karî 1/744 ve 745;
Hüccetullah Ale-l Âlemîn - Nebhanî sh: 137; Delâil-ün Nübüvve - Ebu Nuaym 1/82
Zabıt şekli: Bu rivayet ve mes'elede iki hâdise vardır. Birisi: İbn-i Heyban'ın Şam'dan gelip,
Medine'deki yahudîlerden Benî-Nadîr kabilesine misafir olması... İkincisi: Sa'yenin iki oğlunun;
Peygambere karşı isyan eden Benî-Nadîr kabilesine İbn-i Heyban'ın sözlerini hatırlamalarıdır. Bu her iki
mes'elenin de rivayet şekilleri, verdiğimiz me'hazlerde tafsilatıyla bulunmaktadır.
Ses Yok