Kudsi Kaynaklar | Kudsi Kaynaklar | 307
(1-445)
538/331- «Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın mütevatir ve kat'î bir mu'cize-i kübrası, şakk-ı
Kamer'dir.»Risalede yeri: Mektubat sh: 179
Me'hazler: Bu mu'cizenin mütevatirliği ve kat'iyyeyi ve sairesi hakkında gelen rivayet ve hadîsler, 145
no.lu kısımda verilmiştir. Oraya müracaat edilebilir.
539/332- «Mu'cize-i Mi'racın mukaddimesi olan Beyt-ül Makdis seyahatı ve sabahleyin Kureyş kavmi,
ondan Bey-ül Makdis'in tarifatını istemesi üzerine hâsıl olan bu mu'cizeyi bahsedeceğiz. Şöyle ki:Mi'rac
gecesinin sabahında, Mi'racını Kureyş'e haber verdi. Kureyş tekzib etti. Dediler: "Eğer Beyt-ül Makdis'e
gitmiş isen, Beyt-ül Makdis'in kapılarını ve duvarlarını ve ahvalini bize tarif et!" Resul-i Ekrem
Aleyhissalâtü Vesselâm ferman ediyor ki:
Risalede yeri: Mektubat sh: 180
Me'hazler: Sahih-i Buharî 5/66, 6/104; Sahih-i Müslim 1/156-157; Sahih-i İbn-i Hibban 1/136, Feth
ür Barî Şerh-i Buharî 7/196, 8/391; Müsned-i Ahmed3/378; Müsned-ül Firdevs 3/426; Feyz-ül Kadir hadîs no: 7376; Tirmizî hadîs no: 3133; Mişkât-ülMasabih hadîs no: 5867; Kenz-ül Ummal 11/394 hadîs no: 33436; El-Feth-ül Kebir 3/18 ve 35; El-Hasaisül Kübra - Suyutî 1/393 ve 400; El-Metalib-ül Âliye 6/22
Zabıt şekli: Buharî'nin hadîsi:
Meâli: Câbir bin Abdullah, Hz. Peygamber'den rivayeten: "Kureyş, beni Mi'rac'daki seyahatımın
birinci konağı olan Beyt-ül Makdis hakkında tekzib ettikleri zaman, ben Hicr denilen Kâ'be'nin içinde
oturdum. Cenab-ı Hak, bana Beyt-ül Makdis'i gösterdi. Ben ona bakarak, onun âyetlerinden (alâmetleri)
ve nişanlarından haber vermeye başladım."
540/333- Mi'rac sabahında «hem Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Kureyş'e demiş ki: "Yolda
giderken sizin bir kafilenizi gördüm, kafileniz yarın filân vakitte gelecek. Sonra o vakit, kafileye muntazır
kaldılar. Kafile bir saat teehhür etmiş. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın ihbarı doğru çıkmak için,
ehl-i tahkikin tasdikiyle, Güneş bir saat tevakkuf etmiş.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 180
Me'hazler: Bu rivayetin bazı me'hazleri ve tahkikatı, 57 no.lu kısımda; Hazret-i Ali'nin kucağında
yatmış olan Resul-i Ekrem'in uyandırılmaması için, güneşin battıktan sonra Peygamber'in dua ve
mu'cizesiyle yeniden geri çıkması hâdisesi hakkında verilen me'hazlerin bir kısmı, buradaki bu hâdiseyle
de alâkadardırlar. İsteyen oraya da bakabilir. Burada nümûne için bir-iki me'haz:Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 2/404; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/704; Hüccetullah Ale-l Âlemîn sh:350
Zabıt şekli: Şerh-üş Şifa Müellifi Aliyy-ül Karî rivayeti aynen Hazret-i Üstad gibi kaydetmiş. Yalnız
Resul-i Ekrem (A.S.M.) Kureyş'e: "Kafilenin önünde evrak (yani gümüş rengi) bir devenin olduğunu ve
filân gün, güneş batmadan önce kafilenin geleceğini... ilh." ziyadeliği vardır.
541/334- «Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın en büyük ve ebedî ve yüzer delâil-i nübüvveti
câmi' ve kırk vecihle i'cazı isbat edilmiş bir mu'cizesi dahi, Kur'an-ı Hakîm'dir.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 181
Me'hazler: Bu mes'elenin me'hazleri yüzlerce kitaplardır. Meselâ Kadı İyaz Şifa-i Şerif'inde, İmam-ı
Beyhakî Delâil-ün Nübüvve'sinde ve Ebu-l Ferec İbn-ül Cevzî Sıfat-üs Safve eserinde ve bunlar gibi
yüzlerce allâme ve büyük muhaddisler ve muhakkik âlimler; Resul-i Ekrem'in (A.S.M.) en büyük bir
mu'cizesi olarak, Mu'ciz-ül Beyan olan Kur'an-ı Hakîm'i göstermişler. Çok delil ve hüccetlerde bu davayı
ispat etmişlerdir.
Amma en parlak ve en keskin ve en ulvî bir tarz-ı beyanla Kur'an'ın i'caz vecihlerini beyan ve ispat
eden Bediüzzaman Said-i Nursî'dir, diyebiliriz. Onun Yirmibeşinci Söz'ü ve Arabî İşarat-ül İ'caz tefsiri ve
sair Nur Risaleleri bu davanın delilleridir, görülebilir.
Adlarını me'haz olarak verdiğimiz zâtların kitaplarının bir kısmının cild ve sahife numaraları şöyledir:
Eş-Şifa - Kadı İyaz 1/369-374; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 1/5-20; Sıfat-üs Safve - Ebu-l Fereck İbn
ül Cevzî 1/91 ve hâkeza Abdülkadir-i Cürcanî'nin Delâil-ül İ'caz eseri gibi yüzlerce eserler...
542/336- «Kâhinler ve sair gaibden haber verenler gibi, onun haberlerine değil cin, değil ervah, değil
melâike, belki Cibril'den başka Melâike-i Mukarrebîn dahi karışamıyor. Hattâ ekser evkatta onun arkadaşı
olan Hazret-i Cebrail'i dahi bazı geri bırakıyor.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 193
Me'hazler: Bu hükmün, yani bazı vakitlerde Cibril-i Emin dahi vahiy işine karışmadığı hükmünün
bazı me'hazleri, 226 no.lu bölümde verilmiştir. Burada sadece nümûne için Ca'fer-i Sâdık'ın şu sözünü,
yani tefsirini nakletmekle iktifa edeceğiz: Ca'fer Sâdık (R.A.) âyetinin tefsirinde demiş ki: "Cenab-ı Hak,
vasıtasız olarak Resulullah'a Mi'rac'ta vahyetmiştir." İmam-ı Vasitî de aynı bu kanaati izhar etmiştir.
Bunun me'hazi: Eş-Şifa 1/202'dedir.
İşte Ondokuzuncu Mektub Mu'cizat-ı Ahmediye Risalesi'nin yekûn rivayet, haber ve hadîsleri 336 adet
olarak burada sona erdi. Bunların içinde tahminen 20 kararı mükerrer olan hadîs ve rivayetlerdir. Geri
kalan 316 tanesi de mu'cize delilleri olan hadîs, rivayet ve haberleri ihtiva ettiği anlaşılmaktadır. Böylece
Hazret-i Üstad'ın bu risalenin başında kaydettiği; "Bu risalede üçyüzden fazla mu'cizat zikredilmşitir" olan
sözü tasdik edilmiş oldu.
Kamer'dir.»Risalede yeri: Mektubat sh: 179
Me'hazler: Bu mu'cizenin mütevatirliği ve kat'iyyeyi ve sairesi hakkında gelen rivayet ve hadîsler, 145
no.lu kısımda verilmiştir. Oraya müracaat edilebilir.
539/332- «Mu'cize-i Mi'racın mukaddimesi olan Beyt-ül Makdis seyahatı ve sabahleyin Kureyş kavmi,
ondan Bey-ül Makdis'in tarifatını istemesi üzerine hâsıl olan bu mu'cizeyi bahsedeceğiz. Şöyle ki:Mi'rac
gecesinin sabahında, Mi'racını Kureyş'e haber verdi. Kureyş tekzib etti. Dediler: "Eğer Beyt-ül Makdis'e
gitmiş isen, Beyt-ül Makdis'in kapılarını ve duvarlarını ve ahvalini bize tarif et!" Resul-i Ekrem
Aleyhissalâtü Vesselâm ferman ediyor ki:
Risalede yeri: Mektubat sh: 180
Me'hazler: Sahih-i Buharî 5/66, 6/104; Sahih-i Müslim 1/156-157; Sahih-i İbn-i Hibban 1/136, Feth
ür Barî Şerh-i Buharî 7/196, 8/391; Müsned-i Ahmed3/378; Müsned-ül Firdevs 3/426; Feyz-ül Kadir hadîs no: 7376; Tirmizî hadîs no: 3133; Mişkât-ülMasabih hadîs no: 5867; Kenz-ül Ummal 11/394 hadîs no: 33436; El-Feth-ül Kebir 3/18 ve 35; El-Hasaisül Kübra - Suyutî 1/393 ve 400; El-Metalib-ül Âliye 6/22
Zabıt şekli: Buharî'nin hadîsi:
Meâli: Câbir bin Abdullah, Hz. Peygamber'den rivayeten: "Kureyş, beni Mi'rac'daki seyahatımın
birinci konağı olan Beyt-ül Makdis hakkında tekzib ettikleri zaman, ben Hicr denilen Kâ'be'nin içinde
oturdum. Cenab-ı Hak, bana Beyt-ül Makdis'i gösterdi. Ben ona bakarak, onun âyetlerinden (alâmetleri)
ve nişanlarından haber vermeye başladım."
540/333- Mi'rac sabahında «hem Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Kureyş'e demiş ki: "Yolda
giderken sizin bir kafilenizi gördüm, kafileniz yarın filân vakitte gelecek. Sonra o vakit, kafileye muntazır
kaldılar. Kafile bir saat teehhür etmiş. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın ihbarı doğru çıkmak için,
ehl-i tahkikin tasdikiyle, Güneş bir saat tevakkuf etmiş.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 180
Me'hazler: Bu rivayetin bazı me'hazleri ve tahkikatı, 57 no.lu kısımda; Hazret-i Ali'nin kucağında
yatmış olan Resul-i Ekrem'in uyandırılmaması için, güneşin battıktan sonra Peygamber'in dua ve
mu'cizesiyle yeniden geri çıkması hâdisesi hakkında verilen me'hazlerin bir kısmı, buradaki bu hâdiseyle
de alâkadardırlar. İsteyen oraya da bakabilir. Burada nümûne için bir-iki me'haz:Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 2/404; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/704; Hüccetullah Ale-l Âlemîn sh:350
Zabıt şekli: Şerh-üş Şifa Müellifi Aliyy-ül Karî rivayeti aynen Hazret-i Üstad gibi kaydetmiş. Yalnız
Resul-i Ekrem (A.S.M.) Kureyş'e: "Kafilenin önünde evrak (yani gümüş rengi) bir devenin olduğunu ve
filân gün, güneş batmadan önce kafilenin geleceğini... ilh." ziyadeliği vardır.
541/334- «Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın en büyük ve ebedî ve yüzer delâil-i nübüvveti
câmi' ve kırk vecihle i'cazı isbat edilmiş bir mu'cizesi dahi, Kur'an-ı Hakîm'dir.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 181
Me'hazler: Bu mes'elenin me'hazleri yüzlerce kitaplardır. Meselâ Kadı İyaz Şifa-i Şerif'inde, İmam-ı
Beyhakî Delâil-ün Nübüvve'sinde ve Ebu-l Ferec İbn-ül Cevzî Sıfat-üs Safve eserinde ve bunlar gibi
yüzlerce allâme ve büyük muhaddisler ve muhakkik âlimler; Resul-i Ekrem'in (A.S.M.) en büyük bir
mu'cizesi olarak, Mu'ciz-ül Beyan olan Kur'an-ı Hakîm'i göstermişler. Çok delil ve hüccetlerde bu davayı
ispat etmişlerdir.
Amma en parlak ve en keskin ve en ulvî bir tarz-ı beyanla Kur'an'ın i'caz vecihlerini beyan ve ispat
eden Bediüzzaman Said-i Nursî'dir, diyebiliriz. Onun Yirmibeşinci Söz'ü ve Arabî İşarat-ül İ'caz tefsiri ve
sair Nur Risaleleri bu davanın delilleridir, görülebilir.
Adlarını me'haz olarak verdiğimiz zâtların kitaplarının bir kısmının cild ve sahife numaraları şöyledir:
Eş-Şifa - Kadı İyaz 1/369-374; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 1/5-20; Sıfat-üs Safve - Ebu-l Fereck İbn
ül Cevzî 1/91 ve hâkeza Abdülkadir-i Cürcanî'nin Delâil-ül İ'caz eseri gibi yüzlerce eserler...
542/336- «Kâhinler ve sair gaibden haber verenler gibi, onun haberlerine değil cin, değil ervah, değil
melâike, belki Cibril'den başka Melâike-i Mukarrebîn dahi karışamıyor. Hattâ ekser evkatta onun arkadaşı
olan Hazret-i Cebrail'i dahi bazı geri bırakıyor.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 193
Me'hazler: Bu hükmün, yani bazı vakitlerde Cibril-i Emin dahi vahiy işine karışmadığı hükmünün
bazı me'hazleri, 226 no.lu bölümde verilmiştir. Burada sadece nümûne için Ca'fer-i Sâdık'ın şu sözünü,
yani tefsirini nakletmekle iktifa edeceğiz: Ca'fer Sâdık (R.A.) âyetinin tefsirinde demiş ki: "Cenab-ı Hak,
vasıtasız olarak Resulullah'a Mi'rac'ta vahyetmiştir." İmam-ı Vasitî de aynı bu kanaati izhar etmiştir.
Bunun me'hazi: Eş-Şifa 1/202'dedir.
İşte Ondokuzuncu Mektub Mu'cizat-ı Ahmediye Risalesi'nin yekûn rivayet, haber ve hadîsleri 336 adet
olarak burada sona erdi. Bunların içinde tahminen 20 kararı mükerrer olan hadîs ve rivayetlerdir. Geri
kalan 316 tanesi de mu'cize delilleri olan hadîs, rivayet ve haberleri ihtiva ettiği anlaşılmaktadır. Böylece
Hazret-i Üstad'ın bu risalenin başında kaydettiği; "Bu risalede üçyüzden fazla mu'cizat zikredilmşitir" olan
sözü tasdik edilmiş oldu.
Ses Yok