Kudsi Kaynaklar | Kudsi Kaynaklar | 304
(1-445)
VELÂDETİ HENGÂMINDA GÖRÜLMÜŞ OLAN HÂRİKALAR
521/314- «Velâdet-i Nebevî gecesinde hem annesi, hem annesinin yanında bulunan Osman İbn-il
Âs'ın annesi, hem Abdurrahman İbn-i Avf'ın annesinin gördükleri azîm bir nurdur ki; üçü de demişler:
"Velâdeti anında biz öyle bir nur gördük ki; o nur, maşrık ve mağribi bize aydınlattırdı."»
Risalede yeri: Mektubat sh: 177
Me'hazler: Mu'cem-üt Taberanî El-Kebir 25/355-357; Delâil-ün Nübüvve - Ebu Nuaym 1/135-136;
Eş-Şerîa - Acürrî sh: 43; Kenz-ül Ummal 12/392; Eş-Şifa 1/366; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/750; Sıfat
üs Safve - Ebu-l Ferec İbn-ül Cevzî 1/52; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 1/80-92; El-Hasais-ül Kübra
1/114-119-131; Muhtasar Sîret-ür Resul Abdullah El-Necdî sh: 13; Er-Rahik-ul Mahtûm - Safiyy-ür
Rahman 1/62; Tabakat-ı İbn-i Sa'd 1/63; Şerh-üs Sünne - Begavî 13/208-209; Cem'-ül Fevaid 1/54-57; El
Feth-ül Kebir 1/57, 455 ve 2/123'de hadîsi, yani "Annem beni doğurduğu anda görmüştür ki;
kendisinden bir nur çıkıp dünyaya yayılmış, o nur kendisine "Busra" kasırlarını aydınlatmıştır."
Keza Tabakat-ı İbn-i Sa'd 1/102; Müsned-i Ahmed 4/127 ve 128; Müstedrek-ül Hâkim 2/600, İmam-ı
Zehebî sıhhatını ikrar etmiş; Uyûn-ul Eser 1/27
Zabıt şekli: Hem Şifa-i Şerif, hem de onun şerhinde, aynen Hazret-i Üstad'ın hülâsasını kaydettiği
tarzda izahıyla kaydedilmiştir.
522/315- «O gece Kâ'be'deki sanemlerin çoğu başı aşağı düşmüşş.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 177
Me'hazler: 140 no.lu kısımda da bazı me'hazler verilmiş olduğu halde, burada yine birkaç me'haz
kaydediyoruz:
El-Hasais-ül Kübra - Suyutî 1/119-131, 2/272; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 1/19; Hüccetullah Ale-l
Âlemîn - Nebhanî sh: 197; İs'af-ür Ragıbîn, Nur-ul Ebsar kenarı sh: 24
Zabıt şekli: Me'hazlerde; Kâ'be'deki sanemlerin çoğu öyle olduğu gibi, sair yerlerdeki sanemlerin de
yüz üstü düşmeleri hâdiseleri çok olmuş. Kâ'be'deki sanemlerin yüz üstü düşme hâdisesinin en kuvvetli
tariki, Esma Binti Ebi Bekir'den rivayeten gelen ve Varaka bin Nevfel ve Zeyd bin Amr'dan nakledilen
rivayettir ki; Bi'setten önce Habeş Meliki Necaşî'nin yanına gittiklerinde, Zeyd bin Amr hâdiseyi Necaşî'ye
anlatmıştır.
523/316- «Meşhur Kisra'nın eyvanı (yani saray-ı meşhuresi) o gece sallanıp inşikak etmesi ve ondört
şerefesinin düşmesidir.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 177
Me'hazler: 141 no.lu kısımda da bazı me'hazler verilmiş olduğu halde, burada yine bir-iki me'haz
kaydediyoruz:
Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 1/126; El-Hasais-ül Kübra 1/128, 2/272; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî
1/750; Hüccetullah Ale-l Âlemîn - Nebhanî sh: 174; Delâil-ün Nübüvve - Ebu Nuaym 1/139
Zabıt şekli: Delâil-i Ebu Nuaym, El-Hasais ve Şifa gibi mühim me'hazler, aynen Hazret-i Üstad'ın
yazdığı tarzda hâdiseyi kaydetmişlerdir. Yalnız "Kisra, o garib hâdiseyi kimseye söylememeye çalışmışsa
da yapamamış, sabahleyin vezirlerini çağırarak onlara anlatmıştır." olan fazlalık ve rivayetteki sair uzun
kısımlar hâriç kalmak şartıyla aynendir.
524/317- «Sava'nın takdis edilen küçük denizinin o gecede yere batması...»
Risalede yeri: Mektubat sh: 177
Me'hazler: Eş-Şifa - Kadı İyaz 1/366; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/751; Hüccetullah Ale-l Âlemîn
Nebhanî sh: 174; El-Hasais-ül Kübra - Suyutî 1/128; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 1/127; Delâil-ün
Nübüvve - Ebu Nuaym 1/139, 140
Zabıt şekli: Şifa-i Şerif'te "Save" yerine her ne kadar "Taberiye Gölü" diye yazılmışsa da; şârihler,
meşhur olanı Fars memleketinde bulunan "Save Gölü"dür demişlerdir.
525/318- «İstahr-Âbad'da bin senedir daima iş'al edilen, yanan ve sönmeyen, Mecusilerin mabud
ittihaz ettikleri ateşin, velâdet gecesinde sönmesi...»
Risalede yeri: Mektubat sh: 177
Me'hazler: Uyûn-ül Eser 1/28; Eş-Şifa 1/367; El-Hasais-ül Kübra 1/128 (aynı zamanda, o gece
sanemlerin yüz üstü düşmeleri hâdisesi); Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî El-Medhal sh: 18 ve 1/126'da bu
ateşin bir seneden beri sönmeden yandığı halde o gecede sönmesi; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/751;
Hüccetullah Ale-l Âlemîn - Nebhanî sh: 174; Delâil-ün Nübüvve - Ebu Nuaym 1/139-140
Zabıt şekli: Delâil-ün Nübüvve gibi bazı me'hazler, Kisra kendi Eyvanının inşikak hâdisesini,
sabahleyin vezirlerini toplayarak onlara anlatmada iken,Save Gölü'nün yere battığı ve İstahr-Âdab'daki ateşin söndüğü haberi de gelmiştir. Molla Aliyy-ül Karî derki: "Sanki yere batan Save Gölü'nün suyu, Mecusîlerin o ateşi üstüne dökülmüş gibi aynı gecede o ateş sönmüştür."
526/319- «Vak'a-i Fil'dir ki; Kâ'be'yi tahrib etmek için, Ebrehe namında Habeş Meliki gelip, Fil-i
Mahmudî namında cesim bir fili öne sürüp gelmiş. Mekke'ye yakın olduğu vakit fil yürümemiş. Çare
bulamamış, dönmüşler. Ebabil kuşları onları mağlub etmiş ve perişan etmiş, kaçmışlar. Bu kıssa-i acîbe,tarih kitablarında tafsilen meşhurdur. İşte şu hâdise, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın delâil-i nübüvvetindendir. Çünki velâdete pek yakın bir zamanda, kıblesi ve mevlidi ve sevgili vatanı olan Kâ'be-i Mükerreme, gaybî ve hârika bir sûrette Ebrehe'nin tahribinden kurtulmuştur.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 177
Me'hazler: (Not: Fil hâdisesi, Hazret-i Üstad'ın kaydettiği gibi, Kur'an'da sarihtir. Hem aynı sene
içinde Resul-i Ekrem (A.S.M.) dünyaya gelmiş... Sûre-i Elemtere'de hâdise, anahatlarıyla beyan
edilmiştir. Fil hâdisesi, Resul-i Ekrem'in dünyaya geldiği sene içinde vuku' bulmasıyla; Kur'an o vak'ayı
Hz. Peygamber'in mucizelerinden sayar gibi, uslûbuyla ifade-i beyan etmiştir. Umum tefsirler ve siyer
kitapları hâdisenin uzun tafsilatını kaydetmişler. Onun için bu hâdise hakkında me'haz vermeye gerek yok
gibidir. Yalnız şu kadar var ki; Ebrehe, Habeş Meliki değil, belki Melik'in başkumandanıdır. Yaptığı bu
işi, Habeş Meliki olan Necaşî'den habersiz yapmış olduğu hakkında rivayetler vardır. Bak: Tefsir-i İbn-i
Kesir 4/480; Tefsir-i Ed-Dürr-ül Mensur - Suyutî 6/394)
Ses Yok