Kudsi Kaynaklar | Kudsi Kaynaklar | 303
(1-445)
SANEMLER VE ONLARA KESİLEN KURBANLARDAN DUYULAN SESLER
516/309- «Mâzen Kabilesinin sanemi bağırıp demiş:
(Yani: Şu gelen Mürsel Peygamber, O'na indirilmiş hak kitap ile gelmiştir.)
Risalede yeri: Mektubat sh: 175
Me'hazler: Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 2/255; Es-Sîret-ül Halebiye 1/325; El-Bidaye Ven-Nihaye
2/337; Mecma-uz Zevaid 8/247; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/747; El-Hasais-ül Kübra 1/252-271; Delâil
ün Nübüvve - Ebu Nuaym 1/115; El-İstiab - İbn-ü Abdi-l Berr 3/446
Zabıt şekli: İmam-ı Beyhakî ve Suyutî'nin zabıtlarına göre; Umman'daki Mâzin-üt Taî, kendi
kabilesine reis iken, putlara hizmet eder, ibadet ederdi. Kendisinin özel bir putu vardı. İsmi "Naciz" idi.
Şerh-üş Şifa'da ise, ismi "Bacir" imiş. Mâzin kenidisi diyor: "Birgün puta bir kurban kesildi, ben
sanemden şu sesi duydum:
Meâli: Hülâsası şudur: "Ey Mâzin! Anla, bak câhil kalma! Şu gelen Peygamber Hak ile gelmiştir. Ona
iman et ki, doğrulasın..."
517/310- «Abbas İbn-i Mirdas'ın sebeb-i İslâmiyeti olan meşhur vakıa şudur ki: Dumar namında bir
sanemi varmış; o sanem, bir gün böyle bir ses vermiş:
(Yani Peygamber Hakk'ın beyanıyla gelmeden önce, Dumar'a ibadet ediliyordu, amma şimdi artık ona
ibadet edilmez.) Yani: "Muhammed gelmeden evvel bana ibadet ediliyordu, şimdi Muhammed'in beyanı gelmiş; daha o dalâlet olamaz."»
Risalede yeri: Mektubat sh: 176
Me'hazler: Kenz-ül Ummal 12/472; Mecma-uz Zevaid 8/246; Es-Sîret-ül Halebiye 1/325; El-Bidaye
Ven-Nihaye - İbn-i Kesir 2/341-342, iki rivayet tarzıyla; El-Hasais-ül Kübra 1/267; Delâil-ün Nübüvve
Beyhakî 1/118
Zabıt şekli: Abbas bin Mirdas kendisi anlatıyor: Babam vefat ederken "Dumar" ismindeki sanemi bana
vasiyet etti ki, ona iyi bakayım ve kıymetini bileyim. Babamın vefatından sonra, ben onu bir odanın içine
aldım. Hergün ona gider, bakımını, temizliğini yapar, ibadet ederdim. Böylece hayatım sürüp giderken,
Peygamber (A.S.M.) zuhur etti. Birgün o putun içinden bir ses geldi. Şöyle diyordu:
Meâli: Az üstte bir satırın meâli verildiğinden ona iktifa edildi.
518/311- «Hazret-i Ömer, İslâmiyetten evvel saneme kesilen bir kurbandan böyle işitmiş:
(Ey kurban kesenler! Mühim bir iş var, bir insan fasih bir dil ile "Lâilahe İllallah" söylüyor!)
Risalede yeri: Mektubat sh: 176
Me'hazler: Sahih-i Buharî 5/61; Feth-ül Barî Şerh-i Buharî 7/177; Kenz-ül Ummal 12/363; El-Hasais
ül Kübra 1/252; Es-Sîret-ül Halebiye 1/327; El-Bidaye Ven-Nihaye - İbn-i Kesir 2/332-333, iki rivayet
tarikiyle; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/749; Hüccetullah Ale-l Âlemîn - Nebhanî sh: 198
Zabıt şekli: Me'hazlerdeki zabıtlarda, Hazret-i Ömer'in (R.A.) sanemden duyduğu ses, bir kaç tarzda
gelmiştir. Bazı rivayetlerde:
dır. Diğer bazılarında da:
dır.. ve hâkeza birkaç tarz ve sûrette gelmiştir.
ESKİ TAŞLARDA VE KABİR TAŞLARINDA GÖRÜLMÜŞ BAZI ACİB YAZILAR
519/312- «Bazı taşlar üstünde ve kabirlerde ve kabirlerin mezar taşlarında hatt-ı kadîm ile gibi
ibareler bulunmuş; onunla bir kısım insanlar imana gelmişler.»
(Arabçasının meâli: "Muhammed, Muhlis ve Emin'dir.")
Risalede yeri: Mektubat sh: 176
Me'hazler: Tirmizî kitab: 46, bab: 2; Müsned-i Ahmed 4/215; Tabakat-ı İbn-i Sa'd 4/215; El-Fetavî-l
Hadîsiye - Heysemî sh: 95; Es-Sîret-ül Halebiye 1/354 birçok rivayet yollarıyla; Eş-Şifa - Kadı İyaz 1/467;
Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/749; El-Hasais-ül Kübra 1/90
Zabıt şekli: Bu mes'eleye dair, me'haz kitaplarda uzun uzun misaller ve hâdiselerle nakiller
yapılmıştır. Taşlarda, ağaçlarda ve hattâ otların ve ağaçların yapraklarında Peygamber'in Risaletini
bildiren yazılara dair bir çok hâdiseler kaydedilmiştir. Uzun kıssalar ve rivayetler olduğu için burada
birşey yazmaya lüzum görülmedi.
520/313- «Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'dan evvel, zamanına pek yakın, yalnız yedi
Muhammed ismi var, başka yoktur. O yedi adamın hiçbir cihetle "Muhlis-i Emin" tabirine liyakatları
yoktur.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 176
Me'hazler: Es-Sîret-ül Halebiye 1/131, 132, 133 ve 134
Zabıt şekli: Es-Sîret-ül Halebiye müellifi Kutb-ül Halebî bu mes'elede uzun ve geniş tahliller yapmıştır.
Bazı rivayetlerde üç, bazılarında dört, diğer bazı rivayetlerde yedi veya sekiz adamın, Peygamberimizden
evvel isimleri Muhammed olduklarını kaydetmiş... Sonunda bazı zâtların bu mes'eleyi güzelce ifade eden
bir şiirini de kaydetmiş. Arabça şiir aynen şöyledir:
516/309- «Mâzen Kabilesinin sanemi bağırıp demiş:
(Yani: Şu gelen Mürsel Peygamber, O'na indirilmiş hak kitap ile gelmiştir.)
Risalede yeri: Mektubat sh: 175
Me'hazler: Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 2/255; Es-Sîret-ül Halebiye 1/325; El-Bidaye Ven-Nihaye
2/337; Mecma-uz Zevaid 8/247; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/747; El-Hasais-ül Kübra 1/252-271; Delâil
ün Nübüvve - Ebu Nuaym 1/115; El-İstiab - İbn-ü Abdi-l Berr 3/446
Zabıt şekli: İmam-ı Beyhakî ve Suyutî'nin zabıtlarına göre; Umman'daki Mâzin-üt Taî, kendi
kabilesine reis iken, putlara hizmet eder, ibadet ederdi. Kendisinin özel bir putu vardı. İsmi "Naciz" idi.
Şerh-üş Şifa'da ise, ismi "Bacir" imiş. Mâzin kenidisi diyor: "Birgün puta bir kurban kesildi, ben
sanemden şu sesi duydum:
Meâli: Hülâsası şudur: "Ey Mâzin! Anla, bak câhil kalma! Şu gelen Peygamber Hak ile gelmiştir. Ona
iman et ki, doğrulasın..."
517/310- «Abbas İbn-i Mirdas'ın sebeb-i İslâmiyeti olan meşhur vakıa şudur ki: Dumar namında bir
sanemi varmış; o sanem, bir gün böyle bir ses vermiş:
(Yani Peygamber Hakk'ın beyanıyla gelmeden önce, Dumar'a ibadet ediliyordu, amma şimdi artık ona
ibadet edilmez.) Yani: "Muhammed gelmeden evvel bana ibadet ediliyordu, şimdi Muhammed'in beyanı gelmiş; daha o dalâlet olamaz."»
Risalede yeri: Mektubat sh: 176
Me'hazler: Kenz-ül Ummal 12/472; Mecma-uz Zevaid 8/246; Es-Sîret-ül Halebiye 1/325; El-Bidaye
Ven-Nihaye - İbn-i Kesir 2/341-342, iki rivayet tarzıyla; El-Hasais-ül Kübra 1/267; Delâil-ün Nübüvve
Beyhakî 1/118
Zabıt şekli: Abbas bin Mirdas kendisi anlatıyor: Babam vefat ederken "Dumar" ismindeki sanemi bana
vasiyet etti ki, ona iyi bakayım ve kıymetini bileyim. Babamın vefatından sonra, ben onu bir odanın içine
aldım. Hergün ona gider, bakımını, temizliğini yapar, ibadet ederdim. Böylece hayatım sürüp giderken,
Peygamber (A.S.M.) zuhur etti. Birgün o putun içinden bir ses geldi. Şöyle diyordu:
Meâli: Az üstte bir satırın meâli verildiğinden ona iktifa edildi.
518/311- «Hazret-i Ömer, İslâmiyetten evvel saneme kesilen bir kurbandan böyle işitmiş:
(Ey kurban kesenler! Mühim bir iş var, bir insan fasih bir dil ile "Lâilahe İllallah" söylüyor!)
Risalede yeri: Mektubat sh: 176
Me'hazler: Sahih-i Buharî 5/61; Feth-ül Barî Şerh-i Buharî 7/177; Kenz-ül Ummal 12/363; El-Hasais
ül Kübra 1/252; Es-Sîret-ül Halebiye 1/327; El-Bidaye Ven-Nihaye - İbn-i Kesir 2/332-333, iki rivayet
tarikiyle; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/749; Hüccetullah Ale-l Âlemîn - Nebhanî sh: 198
Zabıt şekli: Me'hazlerdeki zabıtlarda, Hazret-i Ömer'in (R.A.) sanemden duyduğu ses, bir kaç tarzda
gelmiştir. Bazı rivayetlerde:
dır. Diğer bazılarında da:
dır.. ve hâkeza birkaç tarz ve sûrette gelmiştir.
ESKİ TAŞLARDA VE KABİR TAŞLARINDA GÖRÜLMÜŞ BAZI ACİB YAZILAR
519/312- «Bazı taşlar üstünde ve kabirlerde ve kabirlerin mezar taşlarında hatt-ı kadîm ile gibi
ibareler bulunmuş; onunla bir kısım insanlar imana gelmişler.»
(Arabçasının meâli: "Muhammed, Muhlis ve Emin'dir.")
Risalede yeri: Mektubat sh: 176
Me'hazler: Tirmizî kitab: 46, bab: 2; Müsned-i Ahmed 4/215; Tabakat-ı İbn-i Sa'd 4/215; El-Fetavî-l
Hadîsiye - Heysemî sh: 95; Es-Sîret-ül Halebiye 1/354 birçok rivayet yollarıyla; Eş-Şifa - Kadı İyaz 1/467;
Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/749; El-Hasais-ül Kübra 1/90
Zabıt şekli: Bu mes'eleye dair, me'haz kitaplarda uzun uzun misaller ve hâdiselerle nakiller
yapılmıştır. Taşlarda, ağaçlarda ve hattâ otların ve ağaçların yapraklarında Peygamber'in Risaletini
bildiren yazılara dair bir çok hâdiseler kaydedilmiştir. Uzun kıssalar ve rivayetler olduğu için burada
birşey yazmaya lüzum görülmedi.
520/313- «Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'dan evvel, zamanına pek yakın, yalnız yedi
Muhammed ismi var, başka yoktur. O yedi adamın hiçbir cihetle "Muhlis-i Emin" tabirine liyakatları
yoktur.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 176
Me'hazler: Es-Sîret-ül Halebiye 1/131, 132, 133 ve 134
Zabıt şekli: Es-Sîret-ül Halebiye müellifi Kutb-ül Halebî bu mes'elede uzun ve geniş tahliller yapmıştır.
Bazı rivayetlerde üç, bazılarında dört, diğer bazı rivayetlerde yedi veya sekiz adamın, Peygamberimizden
evvel isimleri Muhammed olduklarını kaydetmiş... Sonunda bazı zâtların bu mes'eleyi güzelce ifade eden
bir şiirini de kaydetmiş. Arabça şiir aynen şöyledir:
Ses Yok