Kudsi Kaynaklar | Kudsi Kaynaklar | 5
(1-445)
BİRİNCİ BÖLÜM RİSALE-İ NUR'DA KUR'AN ÂYETLERİ
TAKDİM
TAKDİM
Nur'u Kur'an'dan muktebes olan Risale-i Nur'ların gerçek mahiyeti husususunda; dinî ilimlere, bilhassa Kur'an ilmine vâkıf olan muhakkik âlimler itiraf etmişler ve ediyorlar ki: Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan, Risale-i Nur'ların yegâne menbaı ve üstadıdır. Nurlar bizzat Kur'anın en nurlu, en berrak ve has müfessiridir ve onun nurlarını aksettirimiştir. Bu hakikat aynı zamanda Nur Müellifinin samimi ifadeleri ile sâbit olduğu gibi, meydandaki zâhir ve bâriz hakikatın kendisiyle de böyledir.
Ancak Nurları mütalaa edenlerin mâlumları olduğu üzere, Risale-i Nur'lar sair tefsirler gibi, Kur'anın yüz kere, bin kere tefsir ve şerhi yapılmış olan zâhirî metin ve ibaresinin değil, onun maksud mânalarının orijinal bir tefsiridir. Bu noktadan Risale-i Nur gibi bir tefsirin şimdiye kadar misli sebkat etmiş değildir diyebiliriz. Hem Risale-i Nur, umum Kur'anın bir tefsiri de değildir. Yani Kur'anın başından alıp sonuna kadar ve sıra takib ederek âyet-âyet, kelime-kelime bir tefsiri değildir. Amma imanın altı rüknüne bakan ve ayrıca da bu rükünlerin herbirisinin teferruatına da işaret eden âyetlerinin mâna, murad ve maksadlarının has, yekta bir tefsiridir. Bu mevzuda misaller getirerek mes'elenin isbatına çalışmanın gereği yoktur. Çünki Risale-i Nur'lar meydandadır.
Hem Risale-i Nur'da bir çok hükümlü beyan ve ifadeler, zâhiren şu şu âyetlerdendir denilmemesine rağmen -ekseriyet-i mutlaka ile- o gibi hükümlerin herbiri, bir veya birkaç âyetin mânalırının terkibidir. Nasıl ki, Hz. Üstad'ın sahih rivâyetlerle gelen şu beyanı bu davaya kat'i hüccettir: "Ben bir risalenin te'lifine başladığım zaman, ikiyüz âyet-i Kur'aniye imdadıma geliyordu." buyurmuşlardır. Evet Risale-i Nur'lara ilim ve basiret gözü ile bakan ülemanın da kat'î kanaatları aynı merkezdedir.
Me'haz Verirken
Nur Risalelerinde geçen âyetlerin sure ismi ve âyet numaralarını verirken, sadece metni ile sarih âyet olarak geçenleri kaydedeceğiz. Şâyet az üstte arzettiğmiz gibi, Nurların pek çok olan hükümlü ifadelerini de, âyet veya âyetten sonra olarak tesbit etmeye kalkışacak olursak, kat'iyen altından çıkamayız. Zira,
Nurlarda bu kabil hükümlü ifadeler pek çoktur. Her ne kadar Hadîsler Cetveli bölümünde, zâhir metniyle hadîs olarak geçmiyen Nur'un o gibi hükümlerinden bazılarını ehadîs-i şerifeye mutabakatlarını kaydetmişizdir. Ama onların ekserisi, bir çeşit ihtiyarsız şekilde rastlanmış, biz de kaydetmişizdir.Yani, hususi şekilde o babda bir araştırmaya girmedik. Zaten kaydedilenler de azdır. Hususi şekilde araştırılmış olsaydı, Nurlarda daha pek çok ehadîs-i şerifeye mutabık hükümler bulmak mümkün olabilirdi.
Aslında, Risale-i Nur'ların tefsir ettiği ve Nur'ların içinde sarih âyet olarak geçenleri ile beraber, metinleriyle değil, mânalarıyla Nurlarda bulunabilen âyetleri de içine alan ve Risale-i Nur'un mevcut
kudsî me'hazları olan bütün âyetler "El-Hizb-ül Ekber-ül Kur'anî"de mevcut kudsî me'hazları olan bütün âyetleri bir arada ve toplu halde görmek istiyenler, mezkûr esere bakabilirler.
Bizim bu cetvelde yaptığımız iş, Nurlar'daki sarih âyetlerin tek-tek herbirisinin Nurlar'ın tekrarlandığını göstermek ve Kur'an'daki yerlerini -sure ve âyet olarak- kaydetmek ameliyesidir.
Bununla meraklı ve müteharri bir talebe, Nurlarda geçen bir âyeti Kur'an'da kolaylıkla bulabileceği gibi, Nurların kaç yerinde tekrarlandığını da bulabilecektir. Böylece, Nurların asıl kaynağı Kur'an olduğunu anlayacaktır.
Ancak Nurları mütalaa edenlerin mâlumları olduğu üzere, Risale-i Nur'lar sair tefsirler gibi, Kur'anın yüz kere, bin kere tefsir ve şerhi yapılmış olan zâhirî metin ve ibaresinin değil, onun maksud mânalarının orijinal bir tefsiridir. Bu noktadan Risale-i Nur gibi bir tefsirin şimdiye kadar misli sebkat etmiş değildir diyebiliriz. Hem Risale-i Nur, umum Kur'anın bir tefsiri de değildir. Yani Kur'anın başından alıp sonuna kadar ve sıra takib ederek âyet-âyet, kelime-kelime bir tefsiri değildir. Amma imanın altı rüknüne bakan ve ayrıca da bu rükünlerin herbirisinin teferruatına da işaret eden âyetlerinin mâna, murad ve maksadlarının has, yekta bir tefsiridir. Bu mevzuda misaller getirerek mes'elenin isbatına çalışmanın gereği yoktur. Çünki Risale-i Nur'lar meydandadır.
Hem Risale-i Nur'da bir çok hükümlü beyan ve ifadeler, zâhiren şu şu âyetlerdendir denilmemesine rağmen -ekseriyet-i mutlaka ile- o gibi hükümlerin herbiri, bir veya birkaç âyetin mânalırının terkibidir. Nasıl ki, Hz. Üstad'ın sahih rivâyetlerle gelen şu beyanı bu davaya kat'i hüccettir: "Ben bir risalenin te'lifine başladığım zaman, ikiyüz âyet-i Kur'aniye imdadıma geliyordu." buyurmuşlardır. Evet Risale-i Nur'lara ilim ve basiret gözü ile bakan ülemanın da kat'î kanaatları aynı merkezdedir.
Me'haz Verirken
Nur Risalelerinde geçen âyetlerin sure ismi ve âyet numaralarını verirken, sadece metni ile sarih âyet olarak geçenleri kaydedeceğiz. Şâyet az üstte arzettiğmiz gibi, Nurların pek çok olan hükümlü ifadelerini de, âyet veya âyetten sonra olarak tesbit etmeye kalkışacak olursak, kat'iyen altından çıkamayız. Zira,
Nurlarda bu kabil hükümlü ifadeler pek çoktur. Her ne kadar Hadîsler Cetveli bölümünde, zâhir metniyle hadîs olarak geçmiyen Nur'un o gibi hükümlerinden bazılarını ehadîs-i şerifeye mutabakatlarını kaydetmişizdir. Ama onların ekserisi, bir çeşit ihtiyarsız şekilde rastlanmış, biz de kaydetmişizdir.Yani, hususi şekilde o babda bir araştırmaya girmedik. Zaten kaydedilenler de azdır. Hususi şekilde araştırılmış olsaydı, Nurlarda daha pek çok ehadîs-i şerifeye mutabık hükümler bulmak mümkün olabilirdi.
Aslında, Risale-i Nur'ların tefsir ettiği ve Nur'ların içinde sarih âyet olarak geçenleri ile beraber, metinleriyle değil, mânalarıyla Nurlarda bulunabilen âyetleri de içine alan ve Risale-i Nur'un mevcut
kudsî me'hazları olan bütün âyetler "El-Hizb-ül Ekber-ül Kur'anî"de mevcut kudsî me'hazları olan bütün âyetleri bir arada ve toplu halde görmek istiyenler, mezkûr esere bakabilirler.
Bizim bu cetvelde yaptığımız iş, Nurlar'daki sarih âyetlerin tek-tek herbirisinin Nurlar'ın tekrarlandığını göstermek ve Kur'an'daki yerlerini -sure ve âyet olarak- kaydetmek ameliyesidir.
Bununla meraklı ve müteharri bir talebe, Nurlarda geçen bir âyeti Kur'an'da kolaylıkla bulabileceği gibi, Nurların kaç yerinde tekrarlandığını da bulabilecektir. Böylece, Nurların asıl kaynağı Kur'an olduğunu anlayacaktır.
Ses Yok