Zülfikar Risalesi | Zülfikar Birinci Makamı | 57
(1-134)

Yağmur öyle geldi ki, mecbûr oldular: “Aman duâ et, kesilsin.” Duâ etti, birden kesildi.

İkinci Misâl: Tevâtüre yakın meşhurdur ki: Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, sahâbe ve îmana gelenler daha kırka vâsıl olmadan ve gizli ibâdet etmekte iken duâ etti:

Bir-iki gün sonra, Hazret-i Ömer İbni’l-Hattab îmana geldi ve İslâmiyeti i’lân ve i’zaz etmeye vesîle oldu. “Faruk” ünvan-ı âlîsini aldı.

Üçüncü Misâl: Ba’zı sahâbe-i güzine, ayrı ayrı maksadlar için duâ etmiş. Duâsı öyle parlak bir sûrette kabûl olmuş ki, o kerâmet-i duâiye, mu’cize derecesine çıkmış. Ezcümle, başta Buhârî ve Müslim haber veriyorlar ki: İbn-i Abbas’a şöyle duâ etmiş:

Duâsı öyle makbûl olmuş ki; İbn-i Abbas, Tercüman-ül Kur’ân ünvan-ı zîşanını ve Habrü’l-Ümme, yâni allâme-i ümmet rütbe-i âlîsini kazanmış. Hatta çok genç iken, Hazret-i Ömer, onu ulemâ ve kudema-yı sahâbe meclisine alıyordu.

Hem başta İmâm-ı Buhârî, ehl-i kütüb-ü sahîha haber veriyorlar ki: Enes’in vâlidesi, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’a niyaz etmiş ki: “Senin hâdimin olan Enes’in evlâd ve malı hakkında bereket ile duâ et.” O da duâ etmiş:

demiş. Hazret-i Enes âhir ömründe kasem ile i’lân ediyor ki: “Ben kendi elimle yüz evlâdımı defnetmişim. Benim malım ve servetim i’tibâriyle de, hiçbirisi benim gibi mes’ud yaşamamış. Benim malımı görüyorsunuz ki pek çoktur. Bunlar, bütün duâ-yı Nebeviyenin bereketindendir.”

Hem başta İmâm-ı Beyhakî, ehl-i hadîs haber veriyorlar ki: Aşere-i Mübeşşere’den Abdurrahman Bin Avf’a, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm kesret-i mal ve bereketle duâ etmiş. O duânın bereketiyle o kadar servet kazanmış ki, bir def’a yedi yüz deveyi yükleriyle beraber “fîsebilillah” tasad-duk etmiş. İşte Duâ-yı Nebeviyenin bereketine bakınız.. “Bârekâllah” deyiniz...

Hem İmâm-ı Buhârî başta olarak râviler naklediyorlar ki: Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Urve İbn-i Ebî Ca’de’ye ticarette kâr ve kazanç için bereketle duâ etmiş.

Ses Yok