Son Şahitler | Emirdağ Şâhitleri(II) | 39
(1-75)

ŞERİFE KANTAR

 

"Büyüklüğünü takdir edemedik"

"Üstadımız Bediüzzaman Hazretlerinin Emirdağ'a geldiği zamanlarda, ben yeni gelin sayılırdım. Biz Üstada gereği kadar hizmet edemedik. Büyüklüğünü takdir edemedik. Evimizin önünden geçerken çok kez görürdüm. Çok kez çamaşırlarını yıkamıştım.

 

"Üstad, gömleği kabul etmedi"

"Beyim İbrahim Kantar o zamanlarda kasaptı. Üstadın yanına ve hizmetine gider, gelirdi. Beyim bazen gece yarılarına kadar Risale yazardı. Bunlar Nur'ları okumak isteyenlere elden ele dağıtılırdı.

"Birgün Üstadın çamaşırlarını yıkamıştım. Gömleği fazlaca eskimişti. Beyimin, sandıkta, Afyon usulü, uzun etek ve kollu, düğmeli bir gömleği vardı. Eski gömleği götürmeye Beyimin gönlü razı olmuyordu. Yeni gömleği götürmek istiyordu. Ben de onu vermek istememiştim. Beyimin isteği götürmek istiyordu. Ben de onu vermek istememiştim. Üstad ise kabul etmemiş, gömleği geri göndermişti.

"Beyim bir defasında bir camız almıştı. Bunu kesip sucuk yapacaktık. Beyim bize şöyle anlatmıştı: Üstadın ellerine abdest suyu dökerken, hep aldığı camızı düşünüyormuş. Ne kadar kâr edecek, onu hesaplıyormuş. Tam bu esnada Üstad kendisine hitaben, 'Keçeli, bir camız olsa da yesek!' demiş. Beyim bu söz üzerine kızarmış ve mahçup olmuş.

 

"Hapishane hizmetleri"

"1948 yılındaki Afyon hapsinde Beyim de vardı. Ben de Afyon'a gidip geliyordum. Bu gidiş gelişlerde Beyimin ihtiyaçlarını temin için uğraşıyordum. Annem Rabia ile Asiye Hanım tanışıyorlardı. Bizim ev müsaitti. Sık sık bir araya gelir, Risale okur, hizmetle alakalı olarak görüşürlerdi. Annem de ihtiyaçları karşılamak için hapishaneye giderdi. Çok zamanlar, Üstaddan, dışarıdaki Nur talebelerine mektuplar getirir, götürürdü.

"Beyime, Üstadın hizmetkârlarından Zübeyir gelirdi. Az miktarda et alırdı. Beyim eti tartarken biraz da fazla miktarda verirdi. Zübeyir, eti götürünce tekrar gelir, Beyi çağırırdı. Beyim, Üstada gidince, Üstad kendisine hem kızar, hem de fazla etin parasını verirdi."

Ses Yok