ABDULLAH CANAKAY
Aslen Çanakkeli. Demiryolları'ndan emekli oldu. 1990 yılında Diyarbakır'da vefat etti.
"Üstaddan güzel bir koku geliyordu"
"1951 senesinde Demiryolları'nda çalışırken Risale-i Nur'u tanıdım. Ahmet Ramazan isminde bir zat vasıtasıyla, 1956 ilkbaharında izin almak suretiyle Üstada gittim. Ziyaretimden iki sene evvel gördüğüm bir rüyada beni talebeliğe kabul buyurduklarını söylediler. Rüyamda gördüğüm yer Barla idi.
"Nevruzun birinci günü Emirdağ'da Üstad kıra çıkmıştı. Bolvadin'den Abdurrahman isminde bir muallim de ziyarete gelmişti. Bizi Mehmet Çalışkan misafir etti. Öğleden sonra Üstadın geldiğini haber aldık. 'Her ikinizi söyledim, kabul etti, evi filan yerdedir' diyerek tarif etti. Abdurrahman Efendi emniyet mülahazasıyla, 'Ben önden gideyim, siz beni takip edin' dedi.
"Kapıdan girince merhum Zübeyir Gündüzalp bizi karşıladı. Bize, 'Evvelâ Şarktan gelen kardaşımızı kabul etti' dedi. Abdurrahman Efendiye de 'Siz de benim odamda istirahat edin' dedi.
"Tarif üzerine tahta merdivenleri çıkarken kendimde bir heyecan hissettim. İçeri girinceye kadar bu mânevi cereyan bende tesirini gösterdi. Kapıda durakladım. Bizde küçükler babaya, büyüğü selâm vermeden sessizce geçip oturduklarından selâm vermekte tereddüt ettim. Kendim işiteceğim kadar selâm verdiğim halde, Üstad aşikâr olarak, başını, uzandığı yataktan kaldırarar, 'Aleyküm selâm' dedi. Üç defa elini öptüm. Minder getirip oturttu. Yirmi dakika kadar sohbet ettik. 'Arkadaşlarınızdan âlim, hoca var mı?' diye sordular. 'Evet' diyerek birkaç isim zikrettim. Bütün Şarkın kendisinin talebeliğini mânen kabul ettiğini ifade etti.
"Sohbetimizin sonunda, 'Sizin gidiş dönüş yol masrafınızı verelim dönün. Buraya gelen giden çok olduğundan, burada kalmanız mümkün olmaz' buyurdu. Ben de masrafım olmadığını, tren permimizin ücretsiz olduğunu söyledim. Ayrıca Üstadın şahsî kitaplarının satılması ile bende kalan parayı Zübeyir Gündüzalp vasıtasıyla takdim ettim. Üstad bana iade ederek, zekât olarak vermemi istedi. Ben de öyle yaptım. 'Allah sizi sevabına nail etsin' diyerek dua buyurdular. 'Bu akşam bu şehirde kalmayın.Hemen buradan gidin' buyurdular. İkindi namazını kıldıktan sonra, hemen hazır bulduğum bir otobüsle Emirdağ'dan Bolvadin'e gittim.
"Üstad'dan ayrılırken elini öptüğüm zaman Üstaddan çok güzel bir koku geliyordu. Öyle ki; o kokuyu, ellerimi sabunla yıkadığım halde on beş gün sonrasına kadar kendi elimde dahi duydum."