MÜRSEL AKDENİZ
"Hastayım, bana dua edin"
"Üstada beni ilk defa Zübeyir Gündüzalp götürdü. Merhum Zübeyir, Üstadın ihtiyaçlarını görmek için zaman zaman dışarıya çıkardı. Önce Üstadı ziyaret etmek istediğimi Zübeyir merhuma söylemiştim. Üstada söyleyince, bizi huzura kabul buyurmuşlardı. Ziyaretim esnasında kendileri çok meşguldü. İlk ziyaretimde doyasıya sohbet edememiştim.
"Daha sonraki zamanlarda, Üstad kıra çıkarken bizim dükkânın önünden geçerdi. Bizim dükkânın önüne geldikleri zamanlar da rahmetli Ceylan Çalışkan taksinin kornasına basardı. Ben hemen koşar, Üstadın ellerini öperdim. Kendisi de hal-hatır sorar ve bu arada çocuklarımı sorardı. Onların namazlarını kılmalarını tenbihlerdi.
"Risale-i Nur'lardan sadece Âyetü'l-Kübrâ'yı yazmıştım. Eseri tashihe götürdüğüm zaman Üstad hastaydı. Eserin arka kısmına kendi yazısıyla dua yazmış, bana iade etmelerini söylemiş, 'Ben hastayım tashihini kendisi yapsın' demişti.
"Maişet meşgalesinden dolayı Üstada fazla hizmet edemedim. Emirdağ'daki son günlerinde beni yanına istetmişti. Gittiğimde hastaydı. Yatağından bana pencereleri göstererek, pencere demirlerini sıklaştırmamı istemişti. O gün hemen faaliyete geçerek, akşama kadar bana verilen vazifeyi yerine getirmiştim. Bana ücretini sordu. Almayacağımı, çünkü fazla para tutmadığımı söylemiştim. Para vermekte çok ısrar etmişti. Halbuki hurda demirden yapmıştım, para icap etmiyordu. Almamakta çok direnmiştim. Yanımızda bulunan Zübeyir Gündüzalp de bana yardım edince para vermekten Üstadı vazgeçirmiştik."
Mürsel Akdeniz'in yazdığı Âyetlü'l-Kübrâ'ya Üstadın yazdığı dua: "Yâ Erhamerrâhimîn İsm-i Âzamn hürmetine bu nüshayı yazan ve okuyan Mürsel'i Cennetü'l-Firdevste saâdet-i ebediyeye mazhar eyle. Âmin, âmin, âmin.'