Şualar | Yirmi Dokuzuncu Lemadan İkinci Bab | 694
(693-700)

Fakat îman gözlüğü ile o cihete bakıldığı zaman, hakîkaten o ülkenin altı üstüne çevrilmiş bir şekilde görünürse de, fakat can telefi yoktur. Mürettebatı, sâkinleri daha güzel, nurânî bir âleme nakledilmiş oldukları anlaşılıyor. Ve o kabirler, çukurlar da, nurânî bir âleme girmek için kazılan yeraltı tünelleri şeklinde telâkki edilecektir. Demek îmanın insanlara verdiği sürur, ferahlık, itmi’nan, inşirah, binlerce “Elhamdülillâh” dedirten bir ni’mettir.

Sol Cihet: Yâni, gelecek zamana, felsefe gözlüğü ile bakıldığı zaman; bizleri çürütecek, yılan ve akreplere yedirip imha edecek, zulümatlı, korkunç, büyük bir kabir şeklinde görünecektir. Fakat îman gözlüğü ile bakılırsa Cenâb-ı Hakk’ın, Hâlık, Rahman, Rahîm’in insanlara ihzar ettiği çeşit çeşit nefis, leziz me’külât ve meşrubâta zarf olan bir maide ve bir sofra-i Rahmanî şeklinde görünecektir. Ve binlerce “Elhamdülillâh” okutturarak tekrar ettirecektir.

Üst Cihet: Yâni, semâvât cihetine felsefe ile bakan bir adam, şu sonsuz boşlukta, milyarlarca yıldız ve kürelerin at koşusu gibi veya askerî bir manevra gibi yaptıkları pek sür’atli ve muhtelif hareketlerinden büyük bir dehşete, vahşete, korkuya ma’rûz kalacaktır. Fakat îmanlı bir adam baktığı vakit o garîp, acip manevranın bir kumandanın emri ile nezareti altında yapıldığı gibi; semâvât âlemini tezyin eden ve o yıldızın bize de ziyadar kandiller şeklinde olduklarını görecek ve o atlar koşusunda korku, dehşet değil, ünsiyet ve muhabbet edecektir. Âlem-i semâvâtı şöylece tasvir eden îman ni’metine elbette binlerce “Elhamdülillâh” söylemek azdır.

Alt Cihet: Yâni, arz âlemine felsefe gözü ile bakan insan; küre-i arzı başıboş, yularsız, şemsin etrafında serseri gezen bir hayvan gibi veya tahtası kırık, kaptansız bir kayık gibi görür ve dehşete, telâşa düşer. Fakat îman ile bakarsa, arzın Rahmanî bir sefine olup, Allah’ın kumandası altında bütün me’külât, meşrubât, melbusatı ile beraber, nev’-i beşeri tenezzüh için şemsin etrafında gezdiren bir sefine şeklinde görür. Ve îmandan neş’et eden şu büyük ni’mete büyük büyük “Elhamdülillâh”ları söylemeğe başlar.

Dinle
-