Şualar | OnBirinci Şuâ | 247
(205-299)

Risâle-i Nur eczaları ve bilhassa Onuncu ve Yirmi Sekizinci (İki Makamı), Yirmi Dokuzuncu Sözler ve Dokuzuncu Şuâ ve Münâcât Risâleleri hüccetlerle, parlak ve şübhe bırakmaz bir tarzda isbat etmişler. Onlara havâle ederek bu uzun kıssayı kısa kesiyoruz.

Cehennem’e dâir beyânat-ı Kur’âniye o kadar vâzıh ve zâhirdir ki başka îzahata ihtiyaç bırakmamış. Yalnız bir-iki zaîf şübheyi izâle edecek iki-üç nükteyi, -tafsilini Risâle-i Nur’a havale edip, gâyet kısa bir hülâsasını- beyân edeceğiz.

Birinci Nükte: Cehennem fikri, geçmiş îman meyvelerinin lezzetlerini korkusuyla kaçırmıyor. Çünkü, hadsiz rahmet-i Rabbânîye o korkan adama der: Bana gel, tevbe kapısıyla gir. Tâ Cehennem’in vücûdu değil korkutmak, belki sana Cennet’in lezzetlerini tam bildirsin ve senin ve hukuklarına tecâvüz edilen hadsiz mahlûkatın intikamlarını alsın, sizi keyiflendirsin. Eğer sen dalâlette boğulup çıkamıyorsan, yine Cehennem’in vücûdu, bin derece i’dam-ı ebedîden hayırlıdır ve kâfirlere de bir nevi merhamettir. Çünkü insan hatta yavrulu hayvanat dahi, akrabasının ve evlâdının ve ahbabının lezzetleriyle ve saadetleriyle lezzetlenir. Bir cihette mes’ud olur. Şu halde sen ey mülhid, dalâletin itibariyle ya i’dam-ı ebedî ile ademe düşeceksin veya Cehennem’e gireceksin! Şerr-i mahz olan adem ise, senin bütün sevdiklerin ve saadetleriyle memnun ve bir derece mes’ud olduğun umum akraba ve asl ve neslin seninle beraber i’dam olmasından, binler derece Cehennem’den ziyâde senin ruhunu ve kalbini ve mâhiyet-i insaniyeni yandırır. Çünkü Cehennem olmazsa, Cennet de olmaz. Herşey senin küfrün ile ademe düşer. Eğer sen Cehennem’e girsen, vücûd dâiresinde kalsan, senin sevdiklerin ve akrabaların ya Cennet’te mes’ud veya vücûd dâirelerinde bir cihette merhametlere mazhar olurlar. Demek, herhâlde Cehennem’in vücûduna tarafdar olmak sana lâzımdır. Cehennem aleyhinde bulunmak, ademe tarafdar olmaktır ki, hadsiz dostlarının saadetlerinin hiç olmasına taraftarlıktır. Evet Cehennem ise, hayr-ı mahz olan dâire-i vücûdun Hâkim-i Zülcelâlinin hakîmane ve âdilane bir hapishâne vazifesini gören dehşetli ve celâlli bir mevcûd ülkesidir. Hapishâne vazifesini de görmekle beraber, başka pek çok vazifeleri var. Ve pek çok hikmetleri ve âlem-i bekaya âid hizmetleri var. Ve zebâni gibi pek çok zîhayatın celâldarane meskenleridir.

Dinle
-