Lemalar | Münacat | 358
(358-374)
MÜNÂCÂT

Ya İlâhî ve Yâ Rabbî! Ben, îmanın gözüyle ve Kur’ânın ta’limiyle ve nuriyle ve Resûli Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın dersiyle ve İsmi Hakîm’in göstermesiyle görüyorum ki: Semavâtta hiçbir deveran ve hareket yoktur ki; böyle intizamiyle senin mevcûdiyetine işâret ve delâlet etmesin. Ve hiçbir ecramı semâvîye yoktur ki; sükûtiyle gürültüsüz vazife görerek direksiz durmalariyle, senin Rubûbiyetine ve vahdetine şehâdeti ve işâreti olmasın. Ve hiçbir yıldız yoktur ki; mevzun hilkatiyle, muntazam vaziyetiyle ve nurânî tebessümüyle ve bütün yıldızlara mümaselet ve müşabehet sikkesiyle senin haşmeti ulûhiyetine ve vahdaniyetine işâret ve şehâdette bulunmasın. Ve on iki seyyareden hiçbir seyyare yıldız yoktur ki; hikmetli hareketiyle ve itaatli musahhariyetiyle ve intizamlı vazifesiyle ve ehemmiyetli peykleriyle senin Vücûbu Vücûduna şehâdet ve Saltanatı Ulûhiyetine işâret etmesin!..

Evet gökler; sekeneleriyle, herbiri tek başiyle şehâdet ettikleri gibi, hey’eti mecmûasiyle derecei bedahette, Ey zemîn ve gökleri yaratan yaratıcı! Senin Vücûbu Vücûduna öyle zâhir şehâdet.. –Ve ey zerratı, muntazam mürekkebatiyle tedbirini gören ve idare eden ve bu seyyare yıldızları manzum peykleriyle döndüren, emrine itaat ettiren!– Senin vahdetine ve birliğine öyle kuvvetli şehâdet ederler ki, göğün yüzünde bulunan yıldızlar sayısınca nurânî bürhanlar ve parlak deliller o şehâdeti tasdik ederler. Hem bu safi, temiz, güzel gökler; fevkalâde büyük ve fevkalâde sür’atli ecramiyle muntazam bir ordu ve elektrik lâmbalariyle süslenmiş bir saltanat donanması vaziyetini göstermek cihetiyle, senin Rubûbiyetinin haşmetine ve herşeyi îcad eden kudretinin azametine zâhir delâlet.. ve hadsiz semavâtı ihâta eden hâkimiyetinin ve herbir zîhayatı kucağına alan rahmetinin hadsiz genişliklerine kuvvetli işâret.. ve bütün mahlûkatı semâvîyenin bütün işlerine ve keyfiyetlerine taallûk eden ve avucuna alan, tanzim eden ilminin herşeye ihâtasına ve hikmetinin her işe şümûlüne şüphesiz şehâdet ederler.

Ses Yok