Nur Çeşmesi | Nurçesmesi | 130
(6-173)
Mukaddeme

Evvelâ: Bu Ramazan-ı Şerifte üniversitede ecnebi bir müsteşrik feylesof konferansında Kur’âna i’tirâz sûretinde “

” cümlesini inkâr tarzında dinleyen safdil müslüman gençleri şüpheye sevketmek ihtimaline binâen; Birinci Harb-i Umûmî’nin başında Arabî İşârât-ül İ’caz tefsirinde ve yirmibeş sene evvel On İkinci Lem’ada İkinci Mes’ele-i Mühimme serlevhasiyle, o müsteşrikin inkârına karşı kuvvetli cevabını göstermek lâzım geldi. Tâ çok âyet-i Kur’âniyede bulunan o cümle cümlesine mektebli İslâm yavrularının kalblerine bir şüphe, bir vesvese gelmesin.

Sâniyen: Kur’ân-ı Hakîm arz ve semavâttan bahsi, Sâni-i Zülcelâl’i sıfatiyle bildirmek için bahsediyor. Dolayısiyle ve ma’na-yı harfiyle bakıyor. Kozmoğrafya, Coğrafya ders vermiyor. San’at ve intizam, hikmet ve mîzan ile Hâlık’ı bildiriyor. Ma’na-yı harfiyle o kitab-ı kebir-i kâinata bakıyor, okuyor. Ehl-i fen gibi ma’na-yı ismiyle, madde ve tabiat hesabiyle bakmıyor.

Sâlisen: Mâdem Kur’ân kâinattan bahsi istidlâl sûretiyledir, delil zâhir ve ma’lûm olmak lâzım geldiğinden, örf ve âdetçe ma’lûm ta’biratı isti’mal etmek ta’lim ve irşâd iktiza ediyor. Onun için ba’zı zâhir ma’nası, ehl-i fennin derin mes’elelerini bildirmiyor.

Râbian: Risâle-i Nur’dan Mu’cizat-ı Kur’âniye Zülfikâr Risâlesinde, ehl-i fennin anlamadıkları için bütün iliştikleri pek çok âyetlerin her birinin, aynı iliştikleri yerinde Risâle-i Nur birer i’câz lem’asını göstermiş. Medâr-ı şüphe ve kusur zannettikleri noktalar, medâr-ı i’câz yüksek hakîkatlar gösterilmiş. İsteyen bakabilir. Fakat münkirlerin şüphelerini zikretmeden cevab vermiş. Tâ zayıf kalblilerde bir iz, bir şüphe bırakmasın.

Ses Yok