Nur Çeşmesi | Nurçesmesi | 61
(6-173)

Hem de bak, bu demiri, toprağı, suyu, kömürü, bakırı, gümüşü, altunu gaybî avucuna aldı, bir et parçası (Hâşiye-4) yaptı; bak gör... İşte ey akılsız adam! Bu işler öyle bir zâta mahsustur ki; bütün bu memleket, bütün eczasiyle onun mu’cize-i kuvveti altında duruyor, her arzusuna râm oluyor.

Üçüncü Bürhan:

Gel, bu müteharrik antika (Haşiye-5) san’atlarına bak! Herbirisi öyle bir tarzda yapılmış; âdeta bu koca sarayın bir küçük nüshasıdır. Bütün bu sarayda ne varsa, o küçücük müteharrik makinelerde bulunuyor. Hiç mümkün müdür ki, bu sarayın ustasından başka birisi gelip, bu acib sarayı küçük bir makinede dercetsin? Hem hiç mümkün müdür ki, bir kutu kadar bir makine bütün bir âlemi içine aldığı halde, tesâdüfi veyahut abes bir iş içinde bulunsun? Demek bütün gözün gördüğü ne kadar antika makineler var, o gizli zâtın birer sikkesi hükmündedirler. Belki birer dellâl, birer i’lânname hükmündedirler. Lîsan-ı halleriyle derker ki: “Biz öyle bir zâtın san’atıyız ki: Bütün bu âlemimizi, bizi yaptığı ve sühûletle îcad ettiği gibi kolaylıkla yapabilir bir zâttır.”

Dördüncü Bürhan:

Ey muannid arkadaş! Gel, sana daha acibini göstereceğim. Bak, bu memlekette bütün bu işler, bu şeyler değişti, değişiyor, bir hâlette durmuyor. Dikkat et ki, bu gördüğümüz câmid cisimler, hissiz kutular; birer hâkim-i mutlak sûretini aldılar; âdeta herbir şey, bütün eşyaya hükmediyor.

----------------------------------
(Hâşiye-4): Unsurlardan cismi hayvanîyi halk ve nutfeden zîhayatı îcad etmeye işârettir.
(Hâşiye-5): Hayvanlara ve insanlara işârettir. Zîra hayvan, şu âlemin küçük bir fihristesi ve mâhiyeti insaniye, şu kâinatın bir misâl-i musaggarı olduğundan; âdeta âlemde ne varsa, insanda nümûnesi vardır.
Ses Yok