Sözler | YirmiDördüncü Söz | 354
(332-364)

Meleklerin çoban ve çiftçiler mesabesinde olanlarının insânlara müşabehetleri yoktur. Çünki Onların nezaretleri sırf Cenâb-ı Hakk’ın hesabıyladır ve O’nun namıyla ve kuvvetiyle ve emriyledir. Belki nezaretleri, yalnız Rubûbiyyetin tecelliyatını, memur olduğu nevide müşahede etmek ve kudret ve rahmetin cilvelerini o nevide mütalaa etmek ve evâmir-i İlâhiyyeyi o nev’e bir nevi ilham etmek ve o nev’in ef’âl-i ihtiyâriyyesini bir nevi tanzim etmekten ibarettir. Ve bilhassa zeminin tarlasındaki nebâtata nezaretleri, onların tesbihat-ı ma’nevîyyelerini melek lisânıyla temsil etmek ve onların hayatlarıyla Fâtır-ı Zülcelâl’e karşı takdim ettiği tahiyyat-ı ma’nevîyyelerini melek lisanıyla ilân etmek; hem onlara verilen cihazâtı, hüsn-ü istimal etmek ve bâzı gayelere tevcih etmek ve bir nevi tanzim etmekten ibarettir. Melâikelerin şu hizmetleri, cüz’-i ihtiyârîleriyle bir nevi kesbdir. Belki bir nevi ubûdiyet ve ibâdettir. Tasarruf-u hakikîleri yoktur. Çünki: Herşeyde Hâlık-ı Külli Şey’e has bir sikke vardır. Başkaları parmağını îcâda karıştıramaz. Demek, melâikelerin şu nevi amelleri ise, onların ibâdetidir. İnsân gibi, âdetleri değildir.

Ve bu saray-ı kâinatta ikinci kısım amele; hayvanâttır. Hayvanat dahi, iştiha sahibi bir nefs ve bir cüz’i ihtiyârîleri olduğundan amelleri hâlisen livechillâh olmuyor. Bir derece nefislerine de bir hisse çıkarıyorlar. Onun için Mâlik-ül Mülk-i Zülcelâli Vel-İkram Kerîm olduğundan onların nefislerine bir hisse vermek için amellerinin zımnında onlara bir maaş ihsan ediyor. Meselâ: Meşhur bülbül kuşu (Hâşiye) gülün aşkıyla mâruf o hayvancığı, Fâtır-ı Hakîm istihdam ediyor. Beş gaye için onu istimâl ediyor:

Birincisi: Hayvanat kabileleri nâmına, nebâtat tâifelerine karşı olan münasebat-ı şedideyi ilâna memurdur.

İkincisi: Rahmân’ın rızka muhtaç misafirleri hükmünde olan hayvanât tarafından bir hatib-i Rabbanîdir ki, Rezzak-ı Kerim ta rafından gönderilen hediyeleri alkışlamakla ve ilân-ı sürur etmekle muvazzaftır.

Üçüncüsü: Ebnâ-yı cinsine imdad için gönderilen nebâtata karşı hüsn-ü istikbali herkesin başında izhar etmektir.

Dördüncüsü: Nev-i hayvanatın nebâtata derece-i aşka vâsıl olan şiddet-i ihtiyâcını, nebâtâtın güzel yüzlerine karşı mübârek başları üstünde beyân etmektir.


Hâşiye: Bülbül şâirane konuştuğu için, şu bahsimiz de bir parça şâirane düşüyor. Fakat hayal değil, hakîkattır.

Səs yoxdur