Meyve Risalesi | Sekizinci Mesele | 69
(60-88)

Devekuşu gibi avcıyı görür kaçamıyor, uçamıyor. Başını kuma sokar, tâ görünmesin. Başını gaflete sokar, tâ ölüm ve zeval ve firak onu görmesin. Divânece, muvakkat, ibtal-i his nev’inden bir çâre bulur. Çünki, meselâ; valide, ruhunu fedâ ettiği evladını daima tehlikelere mâruz gördükçe titrer. Ve pederini ve kardeşini eksik olmayan belâlardan kurtaramayan evlâtlar, dâim bir keder, bir korkaklık hisseder. Buna kıyâsen bu dağdağalı kararsız hayat-ı dünyeviyede o mes’ud zannedilen âile hayatı çok cihetlerle saadetini kaybeder; ve kısacık bir hayattaki münâsebet ve karâbet dahi, hakikî sadâkati ve samimi ihlâsı ve garazsız bir hizmeti ve muhabbeti vermez. Ahlâk o nisbette küçülür, belki sukut eder.

Eğer âhirete îmân o hâneye girse, birden ışıklandıracak, ortalarındaki münâsebet ve şefkat ve karâbet ve muhabbet, kısacık bir zaman ölçüsüyle değil, belki dâr-ı âhirette saadet-i ebediyede dahi o münâsebetlerin devamı ölçüsüyle samimi hürmet eder, sever, şefkat eder, sadâkat eder, kusurlarına bakmaz gibi ahlâk yükseklenir. Hakikî insaniyet saadeti o hânede başlar inkişafa..bu mâna dahi hüccetlerle Risale-i Nur’da beyanına binâen kısa kesildi.

Ses Yok