Asâ-yı Mûsa | Yedinci Mesele | 30
(27-39)

Hem mâdem gündüz, bedahetle Güneşi gösterdiği gibi; zemîn yüzünde, mevsimlerin tebeddülünde küllî ölmek ve dirilmekte perde arkasında bir mutasarrıf gâyet intizamla koca küre-i arzı bir bahçe, belki bir ağaç kolaylığında ve intizamında ve azametli baharı bir çiçek suhûletinde ve mîzanlı zînetinde ve zemîn sahifesinde üç yüz bin haşr u neşrin nümûne ve misâllerini gösteren üç yüz bin kitab hükmündeki nebâtât ve hayvânât tâifelerini (onda) yazar, beraber ve birbiri içinde şaşırmayarak, karışık iken karıştırmayarak, birbirine benzemekle beraber iltibassız, sehivsiz, hatasız, mükemmel, muntazam, ma’nidar yazan bir kalem-i kudret; bu azameti içinde hadsiz bir rahmet, nihayetsiz bir hikmet ile işlediği gibi; koca kâinatı bir hânesi misillû insana müsahhar ve müzeyyen ve tefriş etmek ve o insanı halife-i zemîn ederek; ve dağ ve gök ve yer tahammülünden çekindikleri emânet-i kübrâyı ona vermesi ve sâir zîhayatlara bir derece zâbitlik mertebesiyle mükerrem etmesi ve hitâbât-ı Sübhâniyyesine ve sohbetine müşerref eylemesi ile fevkalâde bir makam verdiği ve bütün semâvî fermanlarda ona saadet-i ebediyeyi ve beka-i uhreviyeyi kat’i va’d ü ahdettiği halde, elbette ve hiçbir şübhe olmaz ki: Bahar kadar kudretine kolay gelen dâr-ı saadeti o mükerrem ve müşerref insanlar için açacak ve yapacak ve haşir ve kıyameti getirecek diye Muhyî ve Mümît ve Hayy ve Kayyûm ve Kadîr ve Alîm isimleri, Hâlık’ımızdan sormamıza cevab veriyorlar.

Evet her baharda bütün ağaçları ve otların köklerini aynen ihya ve nebatî ve hayvanî üç yüz bin nev’i haşrin ve neşrin nümûnelerini îcad eden bir kudret, Muhammed ve Mûsa Aleyhimessalâtü Vesselâm’ların herbirinin ümmetinin geçirdiği bin senelik zaman, karşı karşıya hayalen getirilip bakılsa, haşrin ve neşrin bin misâlini ve bin delilini iki bin baharda (1) gösterdiği görülecek. Ve böyle bir kudretten haşr-i cismâniyi uzak görmek, bin derece körlük ve akılsızlıktır.

Hem mâdem nev’-i beşerin en meşhurları olan yüz yirmi dört bin peygamberler ittifak ile saadet-i ebediyeyi ve bekayı uhrevîyi Cenâb-ı Hakk’ın binler va’d ve ahidlerine istinâden i’lân edip mu’cizeleriyle doğru olduklarını isbat ettikleri gibi, hadsiz ehl-i velayet keşf ile ve zevk ile aynı hakîkata imza basıyorlar. Elbette o hakîkat Güneş gibi zâhir olur. Şübhe eden divâne olur.

----------------------
(1): Sâbık herbir bahar, kıyameti kopmuş, ölmüş ve karşısındaki bahar, onun haşri hükmündedir.

Dinle
-