Asâ-yı Mûsa | Yedinci Mesele | 32
(27-39)

ve

âyeti azametli bir îcaz ile der:

Nasılki, iki kışlada yatan ve duran muti askerler, bir kumandanın çağırmasiyle silâh başına ve vazife başına boru sesiyle gelmeleri gibi aynen öyle de, bu iki kışlanın misâlinde ve emre itaatında koca semavât ve küre-i arz, Sultan-ı Ezelî’nin askerlerine iki muti kışla gibi ne vakit Hazret-i İsrafil Aleyhisselâm’ın borusuyla o kışlalarda ölüm ile yatanlar çağırılsa, derhal cesed libaslarını giyip dışarı fırlamalarını isbat edip gösteren her baharda arz kışlası içindekiler, melek-i ra’dın borusuyla aynı vaziyeti göstermesiyle nihayetsiz azameti anlaşılan bir saltanat-ı Rubûbiyyet elbette ve elbette ve her halde ve hiç şübhe getirmez ki, (Onuncu Söz’de isbatına binâen) o rahmet ve hikmet ve inâyet ve adâlet ve saltanat-ı sermediyenin gâyet kat’i istedikleri dâr-ı âhiret ve dâire-i haşr ve neşrin açılmamasiyle o nihayetsiz Cemâl-i Rahmet, nihâyetsiz bir çirkin merhametsizliğe inkılâb etmesi ve o hadsiz kemâl-i hikmet, hadsiz kusurlu abesiyete ve faydasız israfata dönmesi ve o gâyet şirin inâyet, gâyet acı ihânetlere değişmesi ve o gâyet mîzanlı ve hakkaniyetli adâlet, gâyet şiddetli zulümlere kalbolması ve o gâyet derecede haşmetli ve kuvvetli saltanat-ı sermediye sukût etmesi ve haşrin gelmemesiyle bütün haşmeti kaybolması ve Kemâlât-ı Rubûbiyyeti acz ve kusur ile lekedar olması; hiçbir cihet-i imkânı yok; hiçbir akıl ihtimal vermez, yüz muhâl içinde birden bulunur, dâire-i imkân hâricinde bâtıl ve mümteni’dir.

Çünkü nâzenin ve nâzdar beslediği ve akıl ve kalb gibi cihâzâtla saadet-i ebediyeye ve âhirette beka-i dâimîye iştiyak hissini verdiği halde onu ebedî i’dam etmek, ne kadar gadirli bir merhametsizlik, ve onun yalnız dimağına yüzer hikmetler ve faydalar taktığı halde onu dirilmemek üzere bütün cihâzâtını ve binler faideleri bulunan isti’dâdatını âkibetsiz bir ölümle faidesiz, neticesiz, hikmetsiz bütün bütün israf etmek ne derece hilâf-ı hikmet ve binler vaad ve ahidlerini yerine getirmemek ile -hâşâ- aczini ve cehlini göstermek; ne kadar o haşmet-i Saltanata ve o kemâl-i Rubûbiyyete zıddır.. her zîşuur anlar. Bunlara kıyâsen inâyet ve adâleti tatbik eyle...

Dinle
-