Asâ-yı Mûsa | Birinci Hücceti İmaniye | 139
(99-142)

belki hakkalyakîn derecesinde vücûdları ve tahakkukları anlaşılır. Ve bu yedi kudsî sıfatın dahi, bütün masnûatın şehâdetiyle hem hayatdarâne, hem kadîrâne, hem alîmâne, hem semîâne, hem basîrâne, hem mürîdâne, hem mütekellîmâne nihayetsiz bir sûrette tecellileri ile bilbedahe ve bizzarure ve biilmelyakîn bir Mevsuf-u Vâcibü’l-Vücûd’un ve bir Müsemmâ-i Vâhid-i Ehad’in ve bir Fâil-i Ferd-i Samed’in mevcûdiyeti, Güneşten daha zâhir, daha parlak bir tarzda kalbdeki îman gözüne görünür gibi kat’i bilinir. Çünkü: Güzel ve ma’nidar bir kitab ve muntazam bir hâne, bedahetle yazmak ve yapmak fiillerini; ve güzel yazmak ve intizamlı yapmak fiilleri dahi, bedahetle yazıcı ve dülger namlarını; yazıcı ve dülger ünvanları ise bedahetle kitâbet ve dülgerlik san’atlarını ve sıfatlarını; ve bu san’at ve sıfatlar bedahetle herhalde bir Zât’ı istilzâm eder ki, mevsuf ve sâni’ ve müsemma ve fâil olsun. Fâilsiz bir fiil ve müsemmasız bir isim mümkün olmadığı gibi; mevsufsuz bir sıfat, san’atkârsız bir san’at dahi mümkün değildir.

İşte bu hakîkat ve kâideye binâen, bu kâinat bütün mevcûdâtiyle beraber kaderin kalemiyle yazılmış, kudretin çekiciyle yapılmış ma’nidar hadsiz kitablar, mektublar, nihayetsiz binalar ve saraylar hükmünde herbiri binler vecihle ve beraber hadsiz vücuh ile Rabbânî ve Rahmanî nihayetsiz fiilleri ve o fiillerin menşe’leri olan binbir esmâ-i İlâhîyenin hadsiz cilveleriyle ve o güzel isimlerin menba’-ı olan yedi sıfât-ı Sübhâniyenin nihayetsiz tecellileriyle, o yedi muhit ve kudsî sıfatların mâdeni ve mevsufu olan ezelî ve ebedî bir Zât-ı Zülcelâl’in vücub-u vücûduna ve vahdetine hadsiz işâretler ve nihayetsiz şehâdetler ettikleri gibi; bütün o mevcûdâtta bulunan bütün hüsünler, cemâller, kıymetler, kemâller dahi, ef’al-i Rabbânîyyenin ve esmâ-i İlâhîyyenin ve sıfât-ı Samedâniyenin ve şuûnât-ı Sübhâniyenin kendilerine lâyık ve muvâfık kudsî cemâllerine ve kemâllerine ve hepsi birden Zât-ı Akdes’in kudsî cemâline ve kemâline bedahetle şehâdet ederler.

İşte, faaliyet hakîkatı içinde tezahür eden Rubûbiyyet hakîkatı: İlim ve hikmetle halk ve îcad ve sun’ ve ibda’; nizam ve mîzan ile takdir ve tasvir ve tedbir ve tedvir; kasd ve irâde ile tahvil ve tebdil ve tenzil ve tekmil; şefkat ve rahmetle it’am ve in’am ve ikram ve ihsân gibi şuûnâtiyle ve tasarrufatiyle kendini gösterir ve tanıttırır.

Dinle
-