(Tabiattan gelen fikr-i küfrîyi
dirilmeyecek bir sûrette öldürüyor; küfrün
temel taşını zîr ü zeber ediyor.)
Şu notada, Tabiiyyunun münkir kısmının gittikleri yolun iç yüzü ne kadar akıldan uzak ve ne kadar çirkin ve ne derece hurafe olduğu, lâakal doksan muhâli tazammun eden dokuz muhâl ile beyân edilmiş. Sâir risâlelerde o muhâller kısmen îzah edildiğinden; burada gâyet muhtasar olmak haysiyetiyle, ba’zı basamaklar tayyedilmiştir. Onun için, birdenbire, bu kadar zâhir ve âşikâre bir hurafeyi nasıl bu meşhur âkıl feylesoflar kabul etmişler, o yolda gidiyorlar, hatıra geliyor. Evet, onlar mesleklerinin iç yüzünü görememişler. Hem, hakîkat-ı meslekleri ve mesleklerinin lâzımı ve muktezası odur ki; yazılmış herbir muhâlin ucunda beyân edilen o çirkin ve müstekreh ve gayr-ı makûl (Hâşiye) hülâsa-i mezhebleri; mesleklerinin lâzımı ve zarûri muktezasî olduğunu gâyet bedihî ve kat’i bürhanlarla −şüphesi olanlara− tafsilen beyân ve isbat etmeye hazırım.
------------------------------(Hâşiye): Bu risâlenin sebeb-i te’lifi, gâyet mütecavizane ve gâyet çirkin bir tarz ile hakâik-i îmaniyeyi tezyîf edip, bozulmuş aklı yetişmediği şeye hurafe deyip, dinsizliği tabiata bağlayarak, Kur’ân’a hücum edilmesidir. O hücum ise, şiddetli bir hiddeti (kalbe) kaleme verdi ki, şiddetli ve galiz tokatları o mülhidlere ve haktan yüz çeviren bâtıl mezheblilere yedirdi. Yoksa, Risâle-i Nur’un mesleği, nezihâne ve nazikane ve kavl-i leyyindir.