Asâ-yı Mûsa | Üçüncü Hücceti İmaniye | 175
(156-176)

Eğer o şey muhit ve hadsiz ve ezelî bir ilmin sâhibi olan Kadîr-i Zülcelâl’e verilmezse; -sâbıkan geçtiği gibi- binler müşkilât değil, belki yüz muhâlat ortaya düşer. Çünkü: O mikdar-ı kaderî ve mikdar-ı ilmî olmazsa; binler hâricî ve maddî kalıplar, küçücük bir hayvanın cesedinde isti’mal edilmek lâzım gelir.

İşte vahdette nihayetsiz kolaylık ve dalâlette ve şirkte hadsiz müşkilâtın bir sırrını anla;

âyeti, ne kadar hakîkatlı ve doğru ve yüksek bir hakîkatı ifade ettiğini bil!.

Üçüncü Sual: Eskiden düşman, şimdi dost olan mühtedi diyor ki: Şu zamanda çok ileri giden feylesoflar diyorlar ki: “Hiçten hiçbirşey îcad edilmiyor ve hiçbirşey i’dam edilmiyor; yalnız bir terkib bir tahlildir ki, kâinat fabrikasını işlettiriyor.”

Elcevab: Nur-u Kur’ân ile mevcûdâta bakmayan feylesofların en ileri gidenleri bakmışlar ki, tabiat ve esbâb vasıtasiyle bu mevcûdâtın teşekkülât ve vücûdlarını -sâbıkan isbat ettiğimiz tarzda- imtina’ derecesinde müşkilâtlı gördüklerinden, iki kısma ayrıldılar.

Bir kısmı, Sofestâî olup, insanın hassası olan akıldan istifa ederek, ahmak hayvanlardan daha aşağı düşerek, kâinatın vücûdunu inkâr etmeyi; hatta kendilerinin vücûdlarını dahi inkâr etmesini; dalâlet mesleğinde esbâb ve tabiatın îcad sâhibi olmalarından daha ziyâde kolay gördüklerinden hem kendilerini, hem kâinatı inkâr edip, cehl-i mutlaka düşmüşler.

İkinci güruh bakmışlar ki: Dalâlette, esbâb ve tabiat mûcid olmak noktasında, bir sinek ve bir çekirdeğin îcadı, hadsiz müşkilâtı var ve tavr-ı aklın hâricinde bir iktidar iktiza ediyor. Onun için bilmecbûriye îcadı inkâr ediyorlar, “yoktan var olmaz” diyorlar ve i’damı da muhâl görüyorlar, “var yok olmaz” hükmediyorlar. Yalnız harekât-ı zerrât ile, tesâdüf rüzgârlariyle bir terkib ve tahlil ve dağılmak ve toplanmak sûretinde bir “vaziyet-i i’tibâriye” tahayyül ediyorlar...

İşte sen gel, ahmaklığın ve cehaletin en aşağı derecesinde, en yüksek akıllı kendini zanneden adamları, gör; ve dalâlet, insanı ne kadar maskara ve süfli ve echel yaptığını bil; ibret al!

Dinle
-