Yoksa o şefkate lâyık muhteremler ve sükûnete ve istirahat-ı kalbiyeye çok muhtaç o endişeli babalar ve analar öyle bir vaveylâ-i ruhî ve bir dağdağa-i kalbî hissedeceklerdi ki: Bu dünya onlara zulmetli bir zindan ve hayat dahi kasavetli bir azab olurdu.
Üçüncü delil: İnsanların hayat-ı içtimâîyesinin en kuvvetli medârı olan gençler, delikanlılar, şiddet-i galeyanda olan hissiyatlarını ve ifratkâr bulunan nefis ve hevalarını tecavüzattan ve zulümlerden ve tahribâttan durduran ve hayat-ı içtimâîyenin hüsn-ü cereyanını te’min eden; yalnız Cehennem fikridir. Yoksa, Cehennem endişesi olmazsa, “El-Hükmü Lil-Galib” kâidesiyle o sarhoş delikanlılar, hevesâtları peşinde biçâre zaîflere, âcizlere, dünyayı Cehennem’e çevireceklerdi ve yüksek insaniyeti gâyet süflî bir hayvaniyete döndüreceklerdi.
Dördüncü delil: Nev-i beşerin hayat-ı dünyeviyesinde en cem’iyyetli merkez ve en esaslı zenberek ve dünyevî saadet için bir Cennet, bir melce, bir tahassüngâh ise; âile hayatıdır. Ve herkesin hânesi, küçük bir dünyasıdır. Ve o hâne ve âile hayatının hayatı ve saadeti ise; samimî ve ciddî ve vefâdarâne hürmet ve hakîki ve şefkatli ve fedakârane merhamet ile olabilir. Ve bu hakîki hürmet ve samimî merhamet ise; ebedî bir arkadaşlık ve dâimî bir refakat ve sermedî bir beraberlik ve hadsiz bir zamanda ve hududsuz bir hayatta birbiriyle pederâne, ferzendâne, kardeşâne, arkadaşâne münâsebetlerin bulunmak fikriyle, akidesiyle olabilir. Meselâ der: “Bu haremim, ebedî bir âlemde, ebedî bir hayatta, dâimî bir refika-i hayatımdır. Şimdilik ihtiyar ve çirkin olmuş ise de zararı yok. Çünkü; ebedî bir güzelliği var, gelecek. Ve böyle dâimî arkadaşlığın hatırı için herbir fedakârlığı ve merhameti yaparım.” diyerek o ihtiyare karısına, güzel bir huri gibi muhabbetle, şefkatle, merhametle mukabele edebilir. Yoksa, kısacık bir-iki saat surî bir refakatten sonra ebedî bir firak ve müfarakate uğrayan o arkadaşlık; elbette gâyet surî ve muvakkat ve esassız, hayvan gibi bir rikkat-i cinsiye ma’nasında ve bir mecazî merhamet ve sun’î bir hürmet verebilir ve hayvânâtta olduğu gibi; başka menfaatler ve sâir galib hisler, o hürmet ve merhameti mağlub edip o dünya Cennetini, Cehenneme çevirir.
İşte îman-ı Haşrînin yüzer neticesinden birisi; hayat-ı içtimâîye-i insaniyeye taallûk eder. Ve bu tek neticenin de yüzer cihetinden ve faydalarından mezkûr dört delile sâirleri kıyas edilse anlaşılır ki: Hakîkat-ı Haşriyenin tahakkuku ve vukuu, insaniyetin ulvî hakîkatı ve küllî hâceti derecesinde kat’idir.