Ey kardeşlerim! Bu zamanda, öyle dehşetli cereyanlar ve hayatı ve cihanı sarsacak hâdiseler içinde, hadsiz bir metanet ve itidal-i dem ve nihayetsiz bir fedâkârlık taşımak gerektir.
Evet
Âyetinin ma’na-yı işarîsiyle: Âhireti bildikleri ve îman ettikleri halde, dünyayı Âhirete severek tercih etmek ve kırılacak şişeyi, bâki bir elmasa bilerek rıza ve sevinçle tercih etmek ; ve âkıbeti görmeyen kör hissiyatın hükmüyle, hâzır bir dirhem zehirli lezzeti, ileride bir batman sâfi lezzete tercih etmek, bu zamanın dehşetli bir marazı ve musîbetidir. O musîbet sırriyle, hakîki mü’minler dahi, ba’zan ehl-i dalâlete tarafdar olmak gibi dehşetli hatâda bulunuyorlar. Cenâb-ı Hak, ehl-i îmanı ve Risâle-i Nur Şâkirdlerini, bu musîbetlerin şerrinden muhafaza eylesin âmin.
SAİD NURSÎ
Ey Kardeşlerim!
Bu zamanda, husûsan bu sıralarda, Risâle-i Nur’un Şâkirdleri, tam bir metanet ve tesanüd ve dikkat etmeye mecbûrdurlar. Lillâh-il-hamd, Isparta ve havâlisi kahramanları, demir gibi metanet göstermesiyle, başka yerlere de hüsn-ü misal oldu.
Ey Husrev! Tesirli ve güzel mektubunu aldım. Vazîfenin başına geçmen, bizi fevkalâde mesrur etti. Binler safâlarla geldin. Sen, bu bir buçuk sene, maddî kalemin işlemediğinden merak etme. Senin yerine o kerâmetli kaleminin yadigârı olan Mu’cizat-ı Ahmediye’nin biri, Vilâyât-ı Şarkiyede faalâne geziyor. Diğer son yazdığın nüsha da, İstanbulda senin yerinde çalışıp, İnşâallah fütûhat yapar.
Senin yazdığın mucizeli iki Kur’ân-ı Azîmüşşanın bu havâlide, husûsan Ramazan-ı Şerifte sana kazandırdıkları sevablar, tahsin ve tebriklerini, inşâallah yakında tab’a girmesiyle, Âlem-i İslâm’dan senin ruhuna yağacak rahmet duâlarını düşün. Allah’a şükret.
SAİD NURSÎ