Aziz Sıddık Kardeşlerim,
Bu müdde-i umumun iddianamesinden anlaşıldı ki, hükümetin ba’zı erkânını iğfal edip aleyhimize sevkeden gizli zındıkların plânları akîm kalıp yalan çıktı. Şimdi bahâne olarak, cemiyetçilik ve komitecilik isnadiyle yalanlarını setre çalışıyorlar. Ve bunun bir eseri olarak benimle kimseyi temas ettirmiyorlar! Güya temas eden, birden bizden olur. Hattâ büyük me’murlar da çok çekiniyorlar ve bana sıkıntı verdirmekle kendilerini âmirlerine sevdiriyorlar.
SAİD NURSÎ
Aziz Sıddık Kardeşlerim,
Ben, gerçi sizinle sûreten görüşemiyorum; fakat sizin yakınınızda ve beraber bir binada bulunduğumdan çok bahtiyarım ve müteşekkirim. Ve ihtiyarım olmadan, ba’zan lüzumlu tedbirler ihtar edilir. Ezcümle: Birisi, yanımdaki koğuşa masonlar tarafından hem yalancı, hem casus bir mahpus gönderilmiş. Tahrip kolay olmasından -husûsan böyle haylaz gençlerde- o herif bana çok sıkıntı vermesi ve o gençleri ifsad etmesi ile bildim ki; sizlerin irşad ve ıslahlarınıza karşı zındıka ifsada, ahlâkları bozmağa çalışıyor. Bu vaziyete karşı gâyet ihtiyat ve mümkin olduğu kadar eski mahbuslardan gücenmemek ve gücendirmemek ve ikiliğe meydan vermemek ve itidal-i dem ve tahammül etmek ve mümkin olduğu derecede bizim arkadaşlar, uhuvvetlerini ve tesanüdlerini tevazu ile ve mahviyetle ve terk-i enâniyetle takviye etmek gâyet lâzım ve zarurîdir. Dünya işleriyle meşgul olmak beni incitiyor. Sizin dirayetinize itimad edip zarûret olmadan bakamıyorum.
SAİD NURSÎ
Kardeşlerim,
Her ihtimale karşı, bu sabah ihtar edilen bir mes’eleyi beyân etmek lâzım geldi.