Tarihçe-i Hayat | Altıncı Kısım - Emirdağ Hayatı | 456
(453-540)

Ey sû-i niyetleriyle ve kendi menfî ruhlarına kıyasla bu ahlâk, edeb, îman, marifet ve hakîkat âbidesine dil uzatan ve şeytanları dahi utandıracak derecede iftiralarla bu fazilet timsalini yok etmeğe, tezvire çalışmış bedbahtlar! Bu zâta karşı savurmak istediğiniz iftiralar, saçdığınız zehirler para etmedi. Hak nurunu yaktı ve parlattı. O nur ile âlemleri ziyadar eyledi. Siz ise zelil ve ma’nen insaniyetin menfurusunuz. Size yazıklar olsun! İnsan libasını taşımanız dahi sizin için elîm ve fecidir. Buna rağmen sizin için bir necat kapısı var, o kapıyı çalsanız belki kurtulursunuz.

Said Nursî ahd etmiş ve ilân etmiş ki: “Benim idamıma çalışanlar dahi eğer Risâle-i Nurla îmanlarını kurtarsalar, Risâle-i Nura sarılsalar, kardeşlerim siz şahid olunuz; ben, onlara hakkımı helâl ediyorum.” Evet onu mahkûm etmek isteyenlerden çoğu ve ekser aleyhinde bulunanlar bugün ona dost olduğu gibi, tezvir ve iftirada bulunan sizler de nedamet etseniz, Nur derslerine kulak verseniz, ümid edilir ki; o şefkat kahramanı, sizin için, affınız için duâ eder, niyaz eder. Evet Said Nursî, öyle eşsiz bir kahramandır ki; bu kahramanlığını harp meydanında, mahkeme sandalyesinde müstebitlere karşı gösterdiği halde, gelin, siz düşmanları ve onu yok etmek için çalışanlardan Nura müteveccih olanların selâmet ve kurtuluşu için el açıp göz yaşlariyle nasıl niyaz ettiğini görün; ve onun yüksek bir tevazu ile, milletin her tabakasiyle nasıl kemâl-i şefkatle muamelede bulunduğunu anlayın; insanlığın ulvî mertebesini bu zâtta seyreyleyin. Onun hakkında senakâr sözler, takdirler, ehl-i dünyanın alkışlanması nev’inden değildir; hakîkat-ı kâinatın, bu ekmel insana ve insanın yüksek kıymetini, müslümanlığın hakîki tezahürünü temsil eden ma’nevî şahsiyetine karşı olan takdir ve tebrikine bir iştirakdir. Evet, Said Nursî’yi, temsil ve terennüm ettiği envar-ı hakîkat itibariyle, yalnız insanlık değil, belki âlem bütün enva ve ecnasiyle alkışlıyor, tebrik ediyor. Evet, hizmet-i îmaniyyesini mâzi, müstakbel takdir ediyor...

Evet, Said Nursî, Cenâb-ı Hakkın mâhiyet-i insaniyyede dercettiği hadsiz envâ-ı kemâlâtın hepsinde en ileri ve en mükemmeldir. Ba’zan yüksek dağ başlarında, büyük kayalıklar arasında gezer, yalnız başına sessiz dolaşır; ba’zan bağ ve bahçeleri, nebatat ve hayvanatı temaşa ve tefekkür edip; sonra dönüp, şehre inip, en büyük siyasî içtimâlarda, gâyet beliğ ve mâkulâne hitabeler, ahlâkî edebî nutuklar irad edebilen cevval bir ruh haletini taşırdı.

Dinle
-