Tarihçe-i Hayat | Altıncı Kısım - Emirdağ Hayatı | 502
(453-540)

Sen de bir parçasını mektubunda yazıyorsun. Hatta sen de biliyorsun, benim ve Risâle-i Nur’un aleyhinde isti’mal edilen en te’sirli vasıtayı hocalardan bulmuşlar. Şimdi, Haremeyn-i Şerîfeyn’e hükmeden Vehhâbîler ve meşhur dehşetli dâhîlerden İbn-i Teymiye ve İbn-ül-Kayyim-ıl-Cevzî’nin pek acib ve cazibedar eserleri, İstanbul’da çoktanberi hocaların eline geçmesiyle, husûsan evliyalar aleyhinde ve bir derece bid’alara müsaadekâr meşreblerini kendilerine perde yapmak istiyen bid’alara bulaşmış bir kısım hocalar, sizin, muhabbet-i Âl-i Beyt’ten gelen ve şimdi izhârı lâzım olmayan içtihadınızı vesile ederek; hem sana, hem Nur şâkirdlerine darbe vurabilirler. Mâdem zemmetmemek ve tekfir etmemekte bir emr-i şer’î yok; fakat zemde ve tekfirde hükm-ü şer’î var. Zem ve tekfir eğer haksız olsa, büyük zararı var. Eğer haklı ise, hiç hayır ve sevab yok. Çünkü, tekfire ve zemme müstehak hadsizdirler. Fakat zemmetmemek, tekfir etmemekte hiçbir hükm-ü şer’î yok, hiç zararı da yok.

İşte bu hakîkat içindir ki; ehl-i hakîkat, başta Eimme-i Erbaa ve Ehl-i Beyt’in Eimme-i İsna-Aşer olarak Ehl-i Sünnetin mezkûr hakîkata müstenid olan kanûn-u kudsiyeyi kendilerine rehber edip, İslâmlar içinde o eski zaman fitnelerinden medâr-ı bahs ve münakaşa etmeyi câiz görmemişler; menfaatsiz, zararı var demişler.

Hem o harblerde, çok ehemmiyetli Sahabeler nasılsa iki tarafda bulunmuşlar. O fitneleri bahsetmekte o hakîki sahabelere, Talha (R.A.), Zübeyr (R.A.) gibi Aşere-i Mübeşşere’ye dahi tarafgirane bir inkâr, bir îtiraz kalbe gelir. Hatâ varsa da, tevbe ihtimali kuvvetlidir. O eski zamana gidip; lüzumsuz, zararlı, şeriat emretmeden o ahvalleri tedkik etmekten ise; şimdi bu zamanda bilfiil İslâmiyet’e dehşetli darbeleri vuran ve binler lânete, nefrete müstehak olanlara ehemmiyet vermemek gibi bir halet, mü’min ve müdakkik bir zâtın vazîfe-i kudsiyesine muvafık gelemez. Hatta, Sabri ile küçücük münakaşanız; hem Risâle-i Nur’a, hakâik-ı îmaniyenin intişârına ehemmiyetli bir zarar verdiğini senden saklamam; ayni vakitte burada hissettim, müteessir ve müteellim oldum.

Dinle
-