İşte bunun içindir ki; herkesin aradığı keşf u kerâmatı ve kemâlât-ı ruhiyeyi, Nur hizmetinin hâricinde aramadığımı, zaîf damarlarımı tutmağa çalışanlar anladılar bu noktada dahi mağlûb oldular.
Umum kardeşlerimize birer birer selâm. Ve gelecek Leyle-i Kadir, herbir Nurcu hakkında seksen üç sene ibâdetle geçmiş bir ömür hükmüne geçmesini, hakîkat-ı Leyle-i Kadri şefaatçi ederek Rahmet-i İlâhîyye’den niyaz ediyoruz.
Kardeşiniz
SAİD NURSÎ
Aziz Sıddık Kardeşlerim,
Evvelâ: Leyle-i Kadir’de kalbe gelen pek uzun ve geniş bir hakîkata pek kısaca bir işâret edeceğiz. Şöyle ki:
Nev’-i beşer, bu son Harb-i Umûmî’nin eşedd-i zulüm ve istibdâdiyle ve merhametsiz tahribatiyle ve bir düşmanın yüzünden yüzer ma’sûmu perişan etmesiyle ve mağlûbların dehşetli me’yusiyetleriyle ve galiblerin dehşetli telâş ve hâkimiyetlerini muhafaza ve büyük tahribatlarını tâmir edememelerinden gelen dehşetli vicdan azaplariyle; ve dünya hayatının bütün bütün fâni ve muvakkat olması ve medeniyet fantaziyelerinin aldatıcı ve uyutucu olması umuma görünmesiyle; ve fıtrat-ı beşeriyedeki yüksek isti’dâdatın mâhiyet-i insaniyesinin umûmî bir sûrette dehşetli yaralanmasiyle ve ebedperest hissiyat-ı bâkiye ve fıtrî aşk-ı insaniyenin heyecan içinde uyanmasiyle; ve gaflet ve dalâletin en sert sağır olan tabiatın, Kur’ânın elmas kılıncı altında parçalanmasiyle; ve gaflet ve dalâletin en boğucu, aldatıcı, en geniş perdesi olan siyasetin, rûy-i zeminde pek çirkin, pek gaddarane hakîki sûreti görünmesiyle; ve elbette, hiçbir şüphe yok ki; şimalde, garbde, Amerika’da emâreleri göründüğüne binâen, nev’-i beşerin mâşuk-u mecazîsi olan hayat-ı dünyeviyesi böyle çirkin ve geçici olmasından, fıtrat-ı beşerin hakîki sevdiği ve aradığı hayat-ı bâkıyeyi bütün kuvvetiyle arayacak..