Tarihçe-i Hayat | Altıncı Kısım - Emirdağ Hayatı | 514
(453-540)

hayat-ı dünyeviyeye müştak hissiyatım ve gâfil ve tahammülsüz nefsim, bu halden istifade ederek, dünyadan nefret ve hastalıklı ve sıkıntılı hayattan usanmak ve berzaha gitmeğe ve oradaki yüzde doksan dostlarını görmeğe iştiyak cihetinde karar veren kalbime ve fânide bâki zevk arayan nefsime îtiraz geldi. Birden hissiyata da, damarlara da sirayet eden îman nûru, o îtiraza karşı gösterdi ki; Mâdem toprak, bu kadar cemal ve rahmet ve hayat ve zînetlere, maddî cihetinde mazhar olmasından hadsiz bir rahmetin perdesidir.. ve içine giren hiçbir şey başı boş kalmıyor, elbette, bütün bu zâhirî ve maddî zînetlerin ve güzelliklerin ve hüsün ve cemal ve rahmet ve hayatın ma’nevî merkezlerinin ve bir kısım tezgâhlarının fa’al bir nevi toprak perdesinin altında ve arkasındadır. Elbette, bu himayetli annemiz olan toprak altına girmek ve kucağına sığınmak ve o hakîki ve dâimî ve ma’nevî çiçekleri seyretmek, daha ziyâde sevilir ve iştiyaka lâyıktır diye, o kör hissiyatın ve dünyaperest nefsin îtirazını tamamiyle izâle ve def’etti;



dünyaperest nefsime de dedirtti.


SAİD NURSÎ


* * *


Aziz Sıddık Kardeşlerim,

Evvelâ: Seksen sene ibâdetli bir ömrü bahtiyarlara kazandıran Ramazan-ı mübârekte, inşâallah Nûr’un şirket-i ma’nevîsi o kazanca mazhar olacak. Bayrama kadar elden geldiği kadar, Nurcular ihlâs ile biribirinin duâlarına ma’nevî âmin demeli ki, birisi o sekseni kazansa, herbiri derecesine göre hissedar olur. En zaîf ve en ağır yükü bulunan bu hasta kardeşinize elbette ma’nevî yardım edersiniz.

Saniyen: Nurların erkânlarından bir-iki doktor, benim hastalığımın şiddetiyle beraber, o hâlis, sâdık zâtlara hastalık noktasında müracaat etmeyip ve ilâçlarını da yemeyip, çok ağır hastalıklar içinde onlarla meşveret etmiyerek ve şiddet-i ihtiyacım ve elemlerin içinde yanıma geldikleri vakit, hastalığa dâir bahis açmadığımdan endişeli bir merak onlara geldiğinden, sırlı bir hakîkatı izhâra mecbûr oldum. Belki size de faidesi var diye yazıyorum.

Dinle
-