Sâniyen: Bana karşı hürmet yerine hakaret görmek noktasını, mektubunuzda beyân ediyorsunuz “Mısır’da, Amerika’da olsa idiniz; tarihlerde hürmetle yâdedilecekdiniz!” diye yazıyorsunuz.
Aziz, dikkatli kardeşim; biz, insanların hürmet ve ihtiramından ve şahsımıza ait hüsn-ü zan ve ikram ve tahsinlerinden, mesleğimiz itibariyle cidden kaçıyoruz. Husûsan, acib bir riyakârlık olan şöhret-perestlik ve câzibedar bir hodfuruşluk olan tarihlere şa’şaalı geçmek ve insanlara iyi görünmek ise, Nûrun bir esası ve mesleği olan ihlâsa zıddır ve münafidir. Onu arzulamak değil, bilâkis şahsımız itibariyle ondan ürküyoruz. Yalnız Kur’ânın feyzinden gelen ve i’caz-ı ma’nevîsinin lemeatı olan ve hakîkatlarının tefsiri bulunan ve tılsımlarını açan Risâle-i Nur’un revacını ve herkesin ona ihtiyacını hissetmesini ve pek yüksek kıymetini herkes takdir etmesini ve onun pek zâhir ma’nevî kerâmatını ve îman noktasında, zındıkanın bütün dinsizliklerini mağlûb ettiklerini ve edeceklerini bildirmek, göstermek istiyoruz ve onu rahmet-i İlâhîye’den bekliyoruz.
Şahsıma ait ehemmiyetsiz ve cüz’î bir maddeyi hâşiye olarak beyân ediyorum:
Madem Receb Bey ve Kara Kâzım, seninle dost ve zannımca eski Said’le de münâsebetleri var, onlardan iyilik istemek değil, belki bana karşı, selefleri gibi ma’nasız, lüzumsuz tazyik ve zulme meydan vermesinler. Hakîkaten buranın maddî ve ma’nevî havasiyle imtizaç edemiyorum. Sıkıntılarım pek fazla. İkametgâhımı, hem dışarıdan, hem içeriden kilitliyorum. Her cihetle yalnızım. Ve bir cihette de; komşusuz, sıkıntılı bir odada, hasta bir halde hayatımı geçiriyorum. Ba’zan bir günü, Denizli’de bir ay hapisten fazla beni sıkmış. Bu yirmi sene dehşetli zulüm ile hürriyetime ve serbestiyetime ilişmek artık yeter! Zâten iki sene mahkemelerin tedkikatiyle ve aleyhimdeki münâfıkların plânları akîm kalmasiyle kat’iyyen tebeyyün etmiş ki; şahsımda ve Nurlarda, bu vatan ve millete zarar tevehhüm etmekle daha kimseyi kandıramazlar. Ben de herkes gibi hürriyetime sâhib olsam, belki tebdil-i hava için mutedil havası bulunan bu kazanın ba’zı köylerine gitmeme
müsaadekâr bir iş’ar olsa münasip olur. Size ve oradaki Nur dostlarıma çok selâm ve duâ ediyoruz.
SAİD NURSÎ