Fakat Cenâb-ı Hakk’a hadsiz şükür olsun ki; benim gibi kabir kapısında, alâkasız, dünyadan usanmış, hürmetten, teveccüh-ü âmmeden kaçmış ve şân ü şeref ve hodfuruşluk gibi riyakârlıklara hiçbir meyli kalmamış bir vaziyette iken, bunların bana karşı kanunsuz ihânetlerinin hiçbir ehemmiyeti kalmadı; Cenâb-ı Hakk’a havale ediyorum. Bana lüzumsuz evham yüzünden eziyet edenlerin yakında ölümle îdam-ı ebediyyeye giriftar olacaklarını düşünüp, Hakîkaten acıyorum. Yâ Rabbî, onların îmanını Risâle-i Nur’la kurtar! İdam-ı ebedîden, sırr-ı Kur’ânla terhis tezkeresine çevir! Ben de onlara hakkımı helâl ediyorum!..
SAİD NURSÎ
Bediüzzaman Said Nursî’nin ders ve irşadiyle Hakîkata ulaşan ve Nur hizmetinde çok kıymettar ve yüksek hizmetleri sebkat eden kahraman ve hâlis bir talebenin, Üstadın mâhiyetini târif eden ayn-ı Hakîkat bir ifadesidir.
Bu günde, Mele-i Âlânın Arzda medâr-ı süruru.
Bu günde, sekene-i Arzın Mele-i Âlâda medâr-ı iftiharı.
Bu günde, Habibullahın medâr-ı nazarı.
Bu günde, müslümanlığın sertacı.
Bu günde, hak tariklerin şahı.
Bu günde, Hakîkatların imâmı.
Hem bu günde, Mahbûb-u Hüda.
Hem bu günde, allâme-i asır.
Hem bu günde, zulmetin nûru.
Hem bütün günlerde serdar-ı hidâyet.
Hem Molla Said-in Nursî..
Hem Bediüzzaman-el-Fahrüddevranî...
HUSREV